Tat bakalım! Hani sen gerçekten çok güçlü ve şerefli biriydin!
Kendisine şöyle denir: "Tat bakalım, hani sen şerefli ve güçlü idin!"
(Cehennemlik kişiye:) "Tat bakalım! Sen -evet sen- (hani) güçlü(ydün); itibarlı(ydın)!
"Tad bakalım; sen çok üstün ve şerefliydin!"
Tat bakalım! Hani sen gerçekten çok güçlü ve şerefli biriydin!
(Ona şöyle denecek) "Tat bakalım! Sen çok güçlü ve çok değerlisin ya hani!
"Tat! Hani sen üstündün, onurluydun?"
Tat bakalım; çünkü sen, evet sen hatırlı, saygın biri olmalısın (!)
"Tat bakalım! Hani sen onurluydun, seçkindin."
"(Azabı) Tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun."
Tat bakalım (azabı)! Çünkü sen çok güçlü ve şerefli idin, deyin.
Bunları tat ey (yeryüzünde) kendini böyle kudret sahibi, böyle üstün gören!
(Deyin ki:) "Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?"
Tat bakalım deyin: çünkü sen azizdin, kerimdin.
"Tad, zira sen kendince üstündün, şerefliydin."
(Azabı) Tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun.
Tat (o azabı). Çünkü sen, (evet iddianca) sen çok ulu, çok şerefli idin"!
Tad bakalım; hani güçlü olan, değerli olan yalnız sendin?
-Tat bunu, hani sen güçlü ve şerefliydin.
"Tat! Sen (güya) Aziyz'din, Keriym'din!"
'Tad bakalım; sen çok üstün ve şerefliydin!'
Tat bakalım! Hani sen gerçekten çok güçlü ve şerefli biriydin!
"Taste this; surely you are the noble, the generous!"
“Taste thou — thou art the exalted in might, the noble!
‘Taste that! You are the mighty one, the noble one!
"Taste this; you were so powerful, so honorable."
"Taste this; surely you are the noble, the generous!"
"Taste this; surely you are the noble, the generous!"