Hayır! Kesinlikle düşündükleri gibi değil. Köprücük kemiklerine dayandığı zaman;
- Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, "Kim tedavi edecektir?" dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.
(26, 27, 28, 29, 30) Doğrusu (can), köprücük kemiğine dayanıp "Tedavi edebilecek kimdir?" dendiğinde, bunun gerçek bir ayrılık olduğunu anlayıp bacak(lar) birbirine dolaştığında, işte o gün varılacak yer sadece Rabbinin huzuru olacaktır.
Doğrusu, (nefis) boğaza dayandığı,
Hayır! Kesinlikle düşündükleri gibi değil. Köprücük kemiklerine dayandığı zaman;
Hayır (kendinize çeki düzen verin)! Can, köprücük kemiklerine dayanınca,
Asla! Boğazına gelip düğümlendiğinde.
Evet, can boğaza gelip dayandığı zaman
İş, onların sandığı gibi değil! Can, köprücüklere dayandığında,
Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,
Hayır, hayır! Ne zaman ki, can köprücüklere dayanır
Ne zaman ki, (son nefes, ölen birinin) boğazına gelip düğümlenir,
(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, "Kimdir (bunu) iyi edecek?" dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
Hayır hayır ne zaman ki o can köprücüklere dayanır
Hayır, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayanır,
Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,
Gözünüzü açın, (can) köprücük kemiğine bir dayandığı zaman,
Dikkat edin, köprücük kemiğine bir dayandığı zaman;
Hayır, can çıkma noktasına/köprücük kemiğine gelmiş.
Hayır, hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir, işte o zaman can çekişenin yanındakiler:
Hayır! (Can) köprücük kemiklerine ulaştığında;
Doğrusu, (nefis) boğaza dayandığı,
Hayır! Kesinlikle düşündükleri gibi değil. Köprücük kemiklerine dayandığı zaman;
Alas, when it reaches the throat.
No, indeed! When it reaches the collar-bone,
No indeed! When it reaches the gullet
Indeed, when (the soul) reaches the throat.
Alas, when it reaches the throat.
Alas, when it reaches the throat.