Sonra onu ve ordularını yakaladık ve denize attık. Kendi kendini kınıyordu.
Sonunda onu ve askerlerini denize attık. O, kendini kınayıp duruyordu.
Onu da ordularını da yakalayıp denizde boğmuştuk; bu sırada kendini kınayıp duruyordu.
Onu ve askerlerini yakalayıp denize attık. Bu sonucu haketmişti.
Sonra onu ve ordularını yakaladık ve denize attık. Kendi kendini kınıyordu.
Nihayet Firavunu tuttuk, ordusuyla birlikte denizin içinde darmadağınık ettik. O sırada o, kendini kınıyordu.
Sonunda, onu ve ordularını yakalayıp denize attık. Zaten kendi kendisini suçluyordu.
Derken, Biz de onu ve ordusunu enseledik, hepsini denize döktük: o hala kendi kendisini kınayadursun.
Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu.
Bunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak işler yapıyordu.'
Bunun üzerine Biz de tuttuk kendisini ve ordularını denize fırlatıverdik o alçak namertlik ederken.
ve Biz onu ve adamlarını yakalayıp hepsini denize atmıştık, (bütün bu olup bitenler için) suçlanması gereken, (Firavun'dan başkası değildi,) yalnız o idi (tek suçlu).
Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu.
Onun üzerine biz de tuttuk kendisini ve ordularını deryaya fırlatıverdik, namerdlik ederken o leim.
Biz de onu ve askerlerini yakaladık, onları denize attık. (O boğulurken pişmanlıkla) Kendi kendini kınıyordu.
Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,), 'kınanacak işler yapıyordu'.
Nihayet onu da, ordularını da yakalayıb denize atdık ki o, (bu sırada kendi kendini) kınayıcı idi.
Sonunda onu da, ordularını da yakalayıp denize attık. O, kınanacak işler yapıp durmaktaydı.
Biz de onu ve askerlerini yakalamış ve denize atmıştık. O pişman olmuştu.
Biz de hem onu, hem ordularını yakalayıp denizin dibine geçiriverdik. Boğulurken, pişmanlıkla kendi kendini kınıyordu.
Bunun üzerine onu ve ordusunu yakaladık da onları denize attık.. . O pişmanlıkla kendi kendini yeriyordu!
Onu ve askerlerini yakalayıp denize attık. Bu sonucu haketmişti.
Sonra onu ve ordularını yakaladık ve denize attık. Kendi kendini kınıyordu.
So We took him and his troops; We cast them into the sea, and he was to blame.
So We took him and his forces, and cast them into the sea; and he was blameworthy.
So We seized him and his armies and hurled them into the sea, and he was to blame.
Consequently, we punished him and his troops. We threw them into the sea, and he is the one to blame.
So We took him and his troops; We cast them into the sea, and he was to blame.
So We took him and his troops; We cast them into the sea, and he was to blame.