Musa: "Ey Samiri! Sen ne yapmak istiyorsun?"
Musa, "Ey Samiri! Ya senin yaptığın nedir?" dedi.
(Musa) "Ey Samiri! Ya senin durumun (derdin) nedir?"* demişti.
Dedi ki, "Peki, senin savunman nedir, Samiri?"
Musa: "Ey Samiri! Sen ne yapmak istiyorsun?"
Musa, Samiri'ye dönerek: "Senin derdin ne?" dedi.
Dedi ki: "Öyleyse senin amacın neydi; ey Samiri?"
(Musa) "Peki, ya senin derdin neydi ey Samiri!" dedi.
Musa dedi: "Senin derdin neydi, ey Samiri?"
(Musa) Dedi ki: "Ya senin amacın nedir ey Samiri?"
Musa: "Ya senin derdin ne ey Samiri?" dedi.
(Musa:) "Peki, ya senin amacın neydi, ey Samiri?" dedi.
Musa, "Ya senin derdin neydi ey Samiri?" dedi.
Ya ey samiri, senin derdin ne?
(Musa, Samiri'ye döndü): "Ey Samiri, ya senin amacın nedir?" dedi.
(Musa) Dedi ki: "Ya senin amacın nedir ey Samiri?"
(Musa) "Ya senin zorun ne idi ey Samiriy?" dedi.
Ya senin zorun neydi ey Samiri? dedi.
-Ya senin zorun neydi ey Samiri? dedi.
Bu sefer Samiri'ye dönerek: "Samiri! peki senin derdin nedir?" dedi.
(Musa) dedi ki: "Senin amacın nedir, ya Samiri?"
Dedi ki, 'Peki, senin savunman nedir, Samiri?'
Musa: "Ey Samiri! Sen ne yapmak istiyorsun?"
He said: "So what do you have to say O Samarian"
He said: “And what is thy case, O Sāmiriyy?”
He said, ‘What do you think you were doing, Samiri?’
He said, "What is the matter with you, O Samarian?"
He said: "So what do you have to say O Sumerian?"
He said, "So what do you have to say O Samarian?"