Ve ikisine: "Ben gerçekten ikinizin de iyiliğini istemekteyim." diye yemin etti.
Onlara, "Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim" diye yemin etti.
"Doğrusu ben sizin için öğüt verenlerdenim!" diye yemin etmişti.
Kendilerine yemin de etti: "Ben size öğüt veriyorum."
Ve ikisine: "Ben gerçekten ikinizin de iyiliğini istemekteyim." diye yemin etti.
Onlara yemin etti: "Ben ikinizin de iyiliğini istiyorum."
Ve şöyle yemin etti: "Aslında, size gerçekten yol gösteriyorum!"
Ve her ikisine yeminler etti: "İnanın ki ben ikinizin de iyiliğini istiyorum."
Ve onlara, "ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
Ve: "Ben gerçekten sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim." diye ikisine de yemin etti.
Ve onlara: "Ben gerçekten sizin iyiliğinizi isteyen biriyim" diye de and verdi.
"Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim" diye de onlara yemin etti.
Ve her halde ben sizin hayrınızı istiyenlerdenim diye ikisine de yemin etti
Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti.
Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
Bir de onlara: "Şübhesiz ki ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim" diye yemin etdi.
Ve; doğrusu ben size öğüt verenlerdenim, diye ikisine yemin etti.
Ben sizin, iyiliğinizi isteyen, size öğüt verenlerdenim, diye onlara yemin etti.
(20-21) Fakat şeytan onlara, gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi. Onlara şöyle telkinde bulundu: "Rabbinizin size bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata kavuşanlardan olmanızı önlemektir" diyerek, kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti.
Ve onlara: "Kesinlikle ben sizin hayrınızı isteyenlerdenim" diye de yemin etti.
Kendilerine yemin de etti: 'Ben size öğüt veriyorum.'
Ve ikisine: "Ben gerçekten ikinizin de iyiliğini istemekteyim." diye yemin etti.
And he swore to them: "I am giving good advice. "
And he swore to them: “I am to you a sincere counsellor.”
He swore to them, ‘I am one of those who give you good advice. ’
He swore to them, "I am giving you good advice."
And he swore to them: "I am giving good advice."
He swore to them: "I am giving good advice."