"Doğrusu biz, Yeryüzünde Allah'ı asla aciz bırakamayacağımızı; kaçmakla da O'ndan asla kurtulamayacağımızı anladık."
"Biz, yeryüzünde Allah'ı asla aciz bırakamayacağımızı ve kaçarak da O'ndan kurtulamayacağımızı kesin olarak anladık."
Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı ve başka yere kaçmakla da (kurtulamayacağımızı) iyice anladık.
"Biz, yeryüzünde ALLAH'ı aciz bırakamayacağımızı, kaçmakla da O'nu atlatamayacağımızı anladık."
"Doğrusu biz, Yeryüzünde Allah'ı asla aciz bırakamayacağımızı; kaçmakla da O'ndan asla kurtulamayacağımızı anladık."
Yeryüzünde Allah'tan gizli bir şey yapamayacağımızı anladık. Başka yere de kaçsak yapamayız.
"Aslında, Allah'ı, yeryüzünde asla güçsüz bırakamayacağımızı ve kaçarak da O'nu güçsüz bırakamayacağımızı anladık!"
Ve nihayet aklımız kesti ki, yeryüzünde asla Allah'a üstün gelemeyiz ve O'ndan asla kaçıp kurtulamayız.
"Ve biz şunu sezdik: "Biz yeryüzünde Allah'ı asla aciz bırakamayız; kaçarak da onu aciz bırakamayız."
"Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık."
Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yeryüzünde aciz bırakmamıza ihtimal yok, kaçmakla da O'nu asla aciz bırakamayız.
Ve sonunda anladık ki yeryüzünde (hayat sürerken) Allah'a asla üstün gelemeyiz ve (yine anladık ki) (hayattan) kaçarak da O'nun hükmünden kurtulamayız.
"Muhakkak ki biz Allah'ı yeryüzünde aciz bırakamayacağımızı, kaçarak da onu aciz bırakamayacağımızı anladık."
Ve doğrusu biz anladık ki Allahı Arzda acze düşürmemize ihtimal yok, kaçmakla da onu asla aciz bırakamayız
Biz yeryüzünde Allah'ı aciz bırakamayacağımızı (yerden) kaçmakla da O'nu aciz bırak(ıp O'ndan kurtul)amayacağımızı anladık.
"Biz şüphesiz, Tanrı'yı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamayacağımızı anladık."
"Şu hakıykatı da şübhesiz anladık ki: Yer (yüzün) de (bulunsak) da Allahı asla aaciz bırakamayız, (göğe) kaçmakla da Onu asla aaciz kılamayız".
Doğrusu biz, yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımızı, kaçsak da O'nu asla aciz bırakamayacağımızı anladık.
İyice anladık ki yeryüzünde Allah'tan kaçamayız. Kaçarak ondan kurtulamayız.
Şunu da anladık ki, biz yerde Allah'ın iradesine karşı koyamayacağımız gibi, kaçmaya teşebbüs etmekle de O'nun elinden yakamızı kurtaramayız.
"Biz anladık ki, arzda Allah hükmünü geçersiz kılamayız ve kaçarak da O'nun hükmünün yerine gelmesini önleyemeyiz!"
'Biz, yeryüzünde ALLAH'ı aciz bırakamıyacağımızı, kaçmakla da O'nu atlatamıyacağımızı anladık.'
"Yeryüzünde Allah'ı asla aciz bırakamayacağımızı; kaçmakla da O'ndan asla kurtulamayacağımızı anladık."
"And we acknowledge that we cannot escape God on Earth, nor can we escape Him if we run. "
“And that: ‘We know that we will never escape God in the earth, nor will we escape Him by flight.’
We realised we would never thwart Allah on earth and would never thwart Him by flight,
" 'We knew full well that we can never run away from GOD on Earth; we can never run away and escape.
"And we acknowledge that we cannot escape God on the earth, nor can we escape Him if we run."
"We acknowledge that we cannot escape God on earth, nor can we escape Him if we run."