"Gerçekten de biz göğe erişmek istedik, fakat onun zorlu bekçiler ve ışınlarla doldurulmuş olduğunu gördük."
"Doğrusu biz cinler, göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev hüzmeleri ile doldurulmuş bulduk."
Biz göğü de yokladık fakat onu güçlü koruyucularla, ışık hüzmeleriyle doldurulmuş bulduk.
"Biz göğe dokunduk ve onu güçlü bekçilerle ve ateş toplarıyla korunmuş bulduk."
"Gerçekten de biz göğe erişmek istedik, fakat onun zorlu bekçiler ve ışınlarla doldurulmuş olduğunu gördük."
Bir gün göğe* vardık; orayı koruyucularla ve ateş parçalarıyla doldurulmuş bulduk.
"Aslında, gökyüzüne dokunduk. Ama onu, güçlü bekçilerle ve yakıcı ışınlarla dolu bulduk!"*
(Yine cinler şöyle dediler): "Gerçek şu ki biz göğü yokladık, ama onu tam donanımlı bir koruma ordusu ve tarifsiz bir göktaşı sağanağıyla dopdolu bulduk;
"Biz göğe gerçekten dokunduk da onu titiz ve güçlü bekçilerle ve kayıp giden ışınlarla/alevlerle doldurulmuş bulduk."
"Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk."
Doğrusu biz o göğü yokladık da onu kuvvetli muhafızlar ve atılmaya hazır ateşin aleviyle doldurulmuş bulduk.
Ve (zaman oldu) biz göğe uzandık ama onu güçlü muhafızlar ve alevlerle dolu bulduk,
"Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk."
Ve doğrusu biz o Semayı yokladık da onu öyle bulduk ki şiddetli muhafızlar ve şihablarla doldurulmuş
Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçilerle ve ışınlarla doldurulmuş bulduk.
"Doğrusu biz göğü yokladık; fakat onu güçlü koruyucular ve şihablarla kaplı (doldurulmuş) bulduk."
(Cin devamla:) "Biz ciddi bir suretde göğe erişmek istedik. Fakat onu sert bekçilerle ve (yakıcı) şihablarla doldurulmuş bulduk".
Doğrusu biz; göğü yokladık da, onu sert bekçiler ve alevlerle doldurulmuş bulduk.
-Biz, göğü yokladık ve onu şiddetli bir koruma ve alevle dolu bulduk.
-"Biz göğe çıkmak istedik: Bir de ne görelim: orası sert ve kuvvetli bekçiler, şihablar, alevler, (roket gibi mermiler)le dolu!
"Gerçekten biz semaya dokunduk da onu, güçlü bekçilerle (kuvvelerle) ve şihablarla (anlamamızı önleyen ışınlarla) doldurulmuş bulduk. "
'Biz göğe dokunduk ve onu güçlü bekçilerle ve ateş toplarıyla korunmuş bulduk.'
"Gerçekten de biz göğe erişmek istedik, fakat onun zorlu bekçiler ve parlak alevlerle doldurulmuş olduğunu gördük."
"And we touched the heaven, but found it full of powerful guards and projectiles. "
“And that: ‘We touched the heaven, but found it filled with strong guards and flames.’
We tried, as usual, to travel to heaven in search of news but found it filled with fierce guards and meteors.
" 'We touched the heaven and found it filled with formidable guards and projectiles.
"And we touched the heavens, but found it full of powerful guards and projectiles."
"We touched the heavens, but found it full of powerful guards and projectiles."