Kuşkusuz o, kötü bir konaklama yeri ve konaktır.
Gerçekten, orası ne kötü bir yer ve ne kötü bir duraktır!
Orası ne kötü bir konaklama yeri ve makamdır!"
"O kötü bir durak ve kötü bir yerdir."
Kuşkusuz o, kötü bir konaklama yeri ve konaktır.
Orası o ne kötü kalma yeri, ne kötü yerleşme yeridir.
"Aslında, kötü bir durak yeri ve kötü bir dinlenme yeridir!"
Gerçekten de o ne kötü bir ikametgah, ne fena bir makamdır.
Ne kötü bir durak yeridir o, ne kötü bir dinlenme yeri!
"Şüphesiz o, ne kötü bir karargah ve ne kötü bir konaklama yeridir."
Gerçekten o ne kötü durulacak bir yer; ne kötü bir ikametgah!" derler.
gerçekten, o ne kötü bir yer, o ne kötü bir durak!"
"Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası."
Filhakıka o ne kötü makarr, ne kötü makam
"Orası ne kötü bir karargah ve ne kötü bir makamdır!"
"Şüphesiz o, ne kötü bir karargah ve ne kötü bir konaklama yeridir."
"Hakıykat o, ne kötü bir karargah ve ikaametgahdır".
Muhakkak ki o, ne kötü bir karargah ve konaklama yeridir.
Orası ne kötü bir karargah ve konaklama yeridir.
(65-66) "Ey Ulu Rabbimiz, derler, cehennem azabını bizden uzaklaştır. Zira onun azabı tahammülü zor, ömür tüketen bir derttir. Ne kötü bir varış yeri, ne fena bir yerleşim yeridir orası!"
"Muhakkak ki o yanma durağı ve makamı çok kötüdür!"
'O kötü bir durak ve kötü bir yerdir.'
Kuşkusuz o, kötü bir konaklama yeri ve konaktır.
"It is a miserable abode and dwelling. "
Evil is it as a dwelling-place and a residence)
It is indeed an evil lodging and abode’;
"It is the worst abode; the worst destiny."
"It is a miserable abode and station."
"It is a miserable abode and dwelling."