Böylece onu mücrimlerin kalplerine sokarız.
Böylece biz de o alayı suçluların kalplerine sokarız.
İşte böylece biz onu (alaycılığı) suçluların kalplerine sokarız.
İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız.
Böylece onu mücrimlerin kalplerine sokarız.
Hep böyle olur. Onu (Zikri) suçluların kalplerine işleriz.
İşte böylece, Onu, suçluların yüreklerine sokarız.
Biz (vahyin, etki etmeden) günahkarların yüreklerinden geçip gitmesini işte böyle sağlarız;
Biz ona, günaha batmışların gönüllerinde böyle bir yol veririz.
Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkarların kalblerine sokarız.
Biz böylece suçluların kalplerine sokarız onu.
Biz (mesajımızdan yana) bu (alaycı tutumu), işte böylece, o günaha gömülüp gitmiş kimselerin yüreklerine sokarız,
Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız.
Biz ona mücrimlerin kalblerinde böyle bir süluk veririz
İşte biz o(Tanrı Zikri)ni suçluların kalblerine böyle sokarız.
Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkarların kalplerine sokarız.
Biz böylece o (istihzayi) günahkarların kalblerine sokarız.
Biz, böylece onu suçluların kalbine sokarız.
İşte biz onu suçluların kalplerine sokarız.
(12-13) Biz böylece o inkar ve alayı suçluların kalplerine sokarız. Geçmiş ümmetlerin başlarına gelen felaketler ibret teşkil ettiği halde yine de onlar iman etmezler.
İşte Onu suçluların kalplerinde böylece ilerletiriz.
İşte suçluların kalbine böyle (bir tavrı) sokarız.
Böylece onu suçluların kalplerine sokarız.
It is such that We let it seep into the hearts of the criminals.
Thus do We insert it in the hearts of the lawbreakers:
In that way We insert it into the evildoers’ hearts.
We thus control the minds of the guilty.
It is such that We let it seep into the hearts of the criminals.
We thus let it sneak into the hearts of the criminals.