İman eden ve salihatı yapan kimselere; İman edip salihatı yaptıkları sürece takva sahipleri değilken yiyip içtiklerinden dolayı bir sorumluluk yoktur. Sonra takvalı olup, iman ettikleri, sonra takvalı olup iyilik yaptıkları takdirde, bilin ki Allah, muhsin olanları sever.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | leyse | yoktur | ليس |
2 | ala | üzerine | |
3 | ellezine | kimseler | |
4 | amenu | inananlar | امن |
5 | ve amilu | ve yapanlara | عمل |
6 | s-salihati | iyi işler | صلح |
7 | cunahun | bir günah | جنح |
8 | fima | ötürü | |
9 | taimu | yediklerinden | طعم |
10 | iza | bundan böyle | |
11 | ma | takdirde | |
12 | ttekav | korundukları | وقي |
13 | ve amenu | ve inandıkları | امن |
14 | ve amilu | ve yaptıkları | عمل |
15 | s-salihati | iyi işler | صلح |
16 | summe | sonra (yine) | |
17 | ttekav | korundukları | وقي |
18 | ve amenu | ve inandıkları | امن |
19 | summe | ve yine | |
20 | ttekav | korundukları | وقي |
21 | ve ehsenu | ve iyilik ettikleri | حسن |
22 | vallahu | Allah | |
23 | yuhibbu | sever | حبب |
24 | l-muhsinine | güzel davrananları | حسن |
İnanıp iyi işler yapanlara, bundan böyle kötülüklerden korunup inandıkları ve iyi işler yaptıkları, sonra korunup inandıkları, sonra yine korunup iyilik ettikleri takdirde, daha önce yediklerinden ötürü bir günah yoktur. Allah, güzel davrananları sever.
Takvâlı (duyarlı) olup iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra (yine) takvâlı (duyarlı) olup iman ettikleri, sonra da (bunu devam ettirerek) takvâlı (duyarlı) olup güzel davrandıkları sürece (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı iman edip iyi işler yapanlara herhangi bir vebal yoktur. Allah güzel davrananları sever.
Gerçeği onaylayıp erdemli işler yapanlar, emirlere uyarak gerçeği onaylayıp erdemli davrandıkları, günahlardan sakınıp onayladıkları ve yine sakınıp iyilik yaptıkları sürece yediklerinden ötürü kendilerine bir günah yoktur. ALLAH iyi davrananları sever.
İman eden ve salihatı yapan kimselere; İman edip salihatı yaptıkları sürece takva sahipleri değilken yiyip içtiklerinden dolayı bir sorumluluk yoktur. Sonra takvalı olup, iman ettikleri, sonra takvalı olup iyilik yaptıkları takdirde, bilin ki Allah, muhsin olanları sever.
İnanıp güvenen ve iyi işler yapanlar, yiyip içtikleri şeyden dolayı sorumlu tutulmazlar. Bu, çekindikleri, inanıp güvendikleri ve iyi işler yaptıkları, yine çekindikleri, inandıkları yine de çekindikleri ve güzel davrandıkları takdirde böyledir. Allah güzel davrananları sever.
İnanmış olarak erdemli edimler yapanların, sorumluluk bilincine erişmedikleri önceki zamanlarda yediklerinden dolayı suç yoktur. İnanmış olarak erdemli edimler yapın. Sonra, sorumluluk bilincine erişin ve inanın. Sonra, sorumluluk bilinci taşıyın ve güzel davranın. Çünkü Allah, güzel davrananları sever.
İman edip salih amel işleyenler, takva ehli oldukları, iman edip salih amel işlemeye devam ettikleri sürece, önceden tarttıklarından dolayı sorumlu tutulmayacaklardır; yeter ki takvada ve imanda, dahası, takvada ve iyilikte kararlı olsunlar: Zira Allah iyileri sever.
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara; bundan böyle korunup iman ederek iyi işler yaptıkları, sonra takvaya sarılıp imanda kemale erdikleri, sonra bir mertebe daha korunup güzellikler sergiledikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından ötürü hiçbir günah yoktur. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever.
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için korkup sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) yedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik yapanları sever.
İman edip yararlı işler yapan kimseler bundan böyle (Allah'tan) korktukları, imanlarında sebat ettikleri, yararlı işler yapmaya devam ettikleri, sonra sakındıkları ve imanlarında iyice sağlamlaştıkları, yine sakınmakla beraber her yaptığını güzel yapan kişi mertebesine erdikleri takdirde, daha önce (haramı) tatmalarından ötürü kendilerine bir günah yoktur. Allah iyi davrananları sever.
İmana ermiş olup doğru ve yararlı işler yapanlar, Allaha karşı sorumluluk bilinci duydukları ve (gerçekten) inanıp doğru ve yararlı işler yaptıkları sürece her istediklerinden serbestçe yararlanabilirler: yeter ki Allaha karşı sorumluluk bilinci duymaya ve iman etmeye devam etsinler ve Allaha karşı sorumluluklarının bilincine daha çok varsınlar ve iyilik yapmakta arzulu ve kararlı davransınlar. Allah iyilik yapanları sever.
İman edip salih ameller işleyenlere; Allah'a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah'a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah'a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. Allah, iyilik edenleri sever.
İyman edib de salahlı salahlı işler yapan kimseler bundan böyle sakındıkları ve iymanlarında sebat ile salih salih işlerine devam eyledikleri, sonra takvalarında ve iymanlarında rüsuh buldukları, sonra bu takva ile beraber her yaptığını güzel yapan ihsan mertebesine erdikleri takdirde mukaddema tattıklarında kendilerine bir beis yoktur, Allah muhsinleri sever
İnanıp iyi işler yapanlara -bundan böyle (kötülüklerden) korunup inandıkları ve iyi işler yaptıkları, sonra (yasaklardan) korunup (onların yasaklığına) inandıkları ve yine korunup iyilik ettikleri takdirde- (daha önce) yediklerinden ötürü bir günah yoktur. Allah güzel davrananları sever.
İnananlar ve salih amellerde bulunanlar için korkup sakındıkları, inandıkları ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup sakındıkları ve sonra (yine) korkup sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) yedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Tanrı iyilik yapanları sever.
İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar — (Bundan sonra haram olan şeylerden de) sakındıkları, iman (larında sebat ile) iyi iyi işlere devam etdikleri, sonra (haram edilen şeylerden daima) sakınıb (haram olduklarına iyice) inandıkları ve yine sakınmakda devam ve ısrar ile güzel işler (i arayıb onlar) la iştigal eyledikleri takdirde — (haram kılınmazdan evvel) tatdıklarında üzerlerine hiç bir suç yokdur. Allah, iyi hareket edenleri sever.
İman edip salih amel işleyenler, sakınırlar, inanırlar ve salih amel işlerlerse; sonra sakınır ve ihsan ederlerse; daha önce tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Allah, ihsan edenleri sever.
İman edip, doğruyu yapanlara; çekinip, iman eder ve doğruları işlerlerse daha önce tattıklarından dolayı bir günah yoktur. İman ederek korunurlar, sonra yine iyiye yönelerek kendilerini korurlarsa, Allah, iyiye yönelenleri sever.
İman edip iyi ve yararlı işler yapanlara, bundan böyle Allah'a karşı gelmekten sakındıkları ve imanlarında sebat ile iyi ve yararlı işlerine devam ettikleri, sonra takvaları ve imanları tam sağlamlaşıp kökleştiği, daha sonra da bu takva ile beraber, başkalarına iyilik eden ve her yaptığını güzel yapan ihsan mertebesine erdikleri takdirde, daha önce yiyip içtiklerinden dolayı kendilerine bir vebal yoktur. Allah da böyle güzel davrananları sever.
İman edip imanının gerektirdiği fiilleri ortaya koyanlar, korunmaya devam ederlerse (bir üst mertebede) imana ulaşıp, o imanın gereği çalışmalar yaparlar.. . Sonra bu anlayışa göre korunarak daha üst mertebede iman anlayışına kavuşurlar. . . O anlayışla imanlarının sonucu olarak da ona göre korunmaya başlarlar. . . Bundan sonra, ulaştıkları bu anlayışa göre korunmaya devam etmeleri, onları ihsana (Müşahede mertebesine) erdirir. . . Allah muhsinleri sever.
İnanıp erdemli işler yapanlar, emirlere uyarak inanıp erdemli davrandıkları, günahlardan sakınıp inandıkları ve yine sakınıp iyilik yaptıkları sürece yediklerinden ötürü kendilerine bir günah yoktur. ALLAH iyi davrananları sever.
İman eden ve salihatı yapan kimselere; takvalı oldukları, iman edip salihatı yaptıkları sürece, daha önce yiyip içtikleri o şeylerden dolayı bir sorumluluk yoktur. Bundan böyle takvalı olup, iman ettikleri ve yine takvalı olup salihatı yaptıkları ve yine takvalı olup iyilik yaptıkları takdirde, bilin ki Allah, muhsin olanları sever.
There is no sin upon those who believe and do good works for what they eat if they are aware and believe and do good work, then they are aware and believe, then they are aware and do good; God loves the good doers.
Those who heed warning and do righteous deeds do no wrong in what they eat when they are in prudent fear and believe and do righteous deeds. Then be in prudent fear and believe! Then be in prudent fear and do righteous deeds! And God loves the doers of good.
Those who have iman and do right actions are not to blame for anything they have consumed provided they have taqwa and iman and do right actions, and then again have taqwa and iman, and then have taqwa and do good. Allah loves good-doers.
Those who believe and lead a righteous life bear no guilt by eating any food, so long as they observe the commandments, believe and lead a righteous life, then maintain their piety and faith, and continue to observe piety and righteousness. GOD loves the righteous.
There is no sin upon those who believe and do good works for what they eat if they are aware and believe and do good works, then they are aware and believe, then they are aware and do good; God loves the good doers.
There is no sin upon those who acknowledge and promote reforms for what they eat when they are aware, acknowledge, and promote reforms; then they are aware and acknowledge, then they are aware and do good; God loves the good doers.