Takva sahipleri gölgelerde ve pınar başlarındadırlar.
- Şüphesiz o gün, takva sahipleri, gölgelerde ve pınar başlarında, canlarının çektiğinden çeşit çeşit meyveler arasında olacaklardır.
(41, 42) Şüphesiz ki muttakîler (duyarlı olanlar), gölgelerde, (su) kaynaklarında ve canlarının çektiği her tür meyve(lik)lerde olacaklardır.
Erdemliler gölgeliklerde ve pınarlar arasında...
Takva sahipleri* gölgelerde ve pınar başlarındadırlar.
Kendini koruyanlar* gölgeliklere, pınar başlarına gidecekler.
Kuşkusuz, sorumluluk bilinci taşıyanlar, gölgelerde ve pınar başlarındadır.
Şüphe yok ki muttakiler (huzur veren) gölgeler altında ve (ebedi saadetin) kaynağında bulunacaklar;
Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır.
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar başlarındadır;
Şüphesiz ki takva sahipleri gölgeliklerde pınar başlarında
(Ama,) Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlar, (serin) gölgeler altında ve pınarlar arasında oturacaklar,
Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar.
Şübhesiz ki (korunan) müttakiler gölgelerde, kaynaklarda
Korunanlar ise gölgeler altında, çeşme başındadırlar.
Şüphesiz muttaki olanlar, gölgeliklerde ve pınar başlarındadır.
(41-42) Hakıykat, takva saahibleri gölgeler, pınarlar ve canları ne isterse onlardan bir çok meyveler içindedirler.
Muhakkak ki muttakiler, gölgeliklerde ve pınarlardadırlar.
Allah'tan sakınanlar ise gölgeler ve pınar başlarındadır.
Allah'a karşı gelmekten sakınanlar ise o gün gölgeliklerde, pınar başlarındadırlar.
Muhakkak ki müttekiler (korunmuşlar), gölgelerin ve kaynakların içindedirler.
Erdemliler gölgeliklerde ve pınarlar arasında...
Takva sahipleri* gölgelerde ve pınar başlarındadırlar.
The righteous are among shades and springs.
Those of prudent fear will be among shades and springs,
The people with taqwa will be amid shade and fountains
The righteous will enjoy shade and springs.
The righteous are among shades and springs.
The righteous are among shades and springs.