Özür veya uyarı için,
- Birbiri ardınca gönderilenlere, görevlerine koştukça koşanlara, iyiden iyiye yayanlara, hak ile batılı ayırdıkça ayıranlara, öğüt bırakanlara, özür veya uyarıda bulunanlara yemin olsun ki, size verilen söz mutlaka gerçekleşecektir.
(5, 6) Özür (imkânı vermek) veya uyarı(da bulunmak) için öğüt bırakanlara (ulaştıranlara) ki*
Bir müjde veya uyarı olarak...
Özür veya uyarı için,
O bilgi, özür için de uyarı için* de olabilir.
Özür veya uyarmak için.
(o öğütle) imana yöneleni mazur addeden ve (tevbe için) uyarıda bulunanlar...
Özür yahut uyarı için,
Özür (suçu, eksikliği ortadan kaldırmak) veya uyarmak için.
gerek mazur kılmak gerekse uyarmak için olsun,
suçlardan arınma(yı vaad eden) veya bir uyarı(da bulunan)!
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
Gerek özr için olsun gerek inzar
Özür yahut uyarmak için.
Özür (suçu, eksikliği ortadan kaldırmak) veya uyarmak için.
(5-6) kötülüğü imhaa ye, azab ile tehdide çalışan peygamberlere vahyi getiren (melek) lere,
Ma'zeret ve uyarı için.
Özür veya korkutmak için..
(5-6) Hak sahiplerine özür, yahut haksızlara tehdit olarak vahyi getiren melekler hakkı için:
Özür (kabahati silmek için) yahut uyarı olmak üzere.
Bir müjde veya uyarı olarak...
Özür veya uyarı için,
An excuse or a warning.
As justification or warning!
excusing or warning,
Good news, as well as warnings.
An excuse or a warning.
As an excuse or a warning.