Bu, Allah'tan bir bağıştır. Her şeyi bilen olarak Allah yeter.
Bu lütuf Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter.
O lütuf Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter.
Bu lütuf ALLAH'tandır. Bilen olarak ALLAH yeter.
Bu, Allah'tan bir bağıştır. Her şeyi bilen olarak Allah yeter.
Bu, Allah'ın ikramıdır. Bunu Allah biliyor ya o yeter.
İşte bu lütuf, Allah tarafındandır. Bilen olarak, Allah yeterlidir.
Bu Allah'ı bir lutfudur; ve (bunu birinin bilmesi gerekiyorsa) her şeyi bilen Allah yeter.
Böylesi bir beraberlik Allah'ın lütfudur. Herşeyi bilici olarak Allah yeter.
Bu fazl (bol ihsan), Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter.
İşte bu lütuf Allah'tandır. Yeter ki bilen Allah olsun.
Bu, Allahın lütfudur; ve hiç kimse Allahın sahip olduğu bilgiye sahip olamaz.
Bu lütuf Allah'tandır. Hakkıyla bilen olarak Allah yeter.
İşte bu fazıl, Allahdan: Elverir ki bilen Allah olsun
Bu ni'met, Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter.
Bu fazl (bol ihsan), Tanrı'dandır. Bilen olarak Tanrı yeter.
Bu, Allahdan bir lutf-ü inayetdir. (Her şey'i) hakkıyle bilici olarak Allah yeter.
Bu büyük lütuf, Allah'tandır. Allah; her şeyi bilici olarak kafidir.
Bu bağış Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter.
Bu, Allah'tan bir lütuftur. Bu lütfa layık olanların kadrini Allah'ın bilmesi yeter de artar!
Bu fazl Allah'tandır. Yeterlidir onlara Esma'sıyla hakikatleri olan Aliym Allah!
Bu lütuf ALLAH'tandır. Bilen olarak ALLAH yeter.
Bu, Allah'tan bir bağıştır. Her şeyi bilen olarak Allah yeter.
That is the bounty from God; and God knows what is best.
That is the bounty from God; and sufficient is God as knower.
That is favour from Allah. Allah suffices as a Knower.
Such is the blessing from GOD; GOD is the best Knower.
That is the bounty from God; and God knows what is best.
That is the bounty from God; and God suffices as a Knower.