İki denizi birbirine kavuşmak üzere saldı.
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
(Allah) iki denizi salmıştır; birbirlerine kavuşurlar.
İki denizi salmıştır; birbirlerine kavuşuyorlar.
İki denizi birbirine kavuşmak üzere saldı.
Birbirine kavuşan iki denizi* salıverir.
İki denizi salmıştır; birbirlerine kavuşuyorlar.
O, iki denizi salarak birbirine kavuşturur;
Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar.
Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.
Salıvermiş iki denizi daima birbirleri ile çatışıyorlar;
O, birbirlerine kavuşup karışabilmeleri için iki büyük su kütlesini serbest bırakmıştır;
(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.
Salmış iki deryayı demadem çatışırlar
İki denizi salıverdi, birbirine kavuşuyorlar,
Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.
(Suyu acı ve tatlı) iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermişdir.
İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
İki denizi birbiriyle kavuşsun diye salıvermiştir.
O iki denizi salıverdi, birbirine kavuşurlar.
Salmıştır (melekiyet ve hayvaniyet; şuur ve bilinç) iki denizi; kavuşup kucaklaşıyorlar.
İki denizi salmıştır; birbirlerine kavuşuyorlar.
İki denizi birbirine kavuşmak üzere saldı.
He merges the two seas where they meet.
Loosed the two seas, meeting together,
He has let loose the two seas, converging together,
He separates the two seas where they meet.
He merges the two seas where they meet.
He merges the two seas where they meet.