Ha-Ye-Ye: Yaşamak, hayatta olmak, utanmak, geceyi uyanık geçirmek, toprağı gübrelemek/verimli hale getirmek, birini hayatta tutmak, birini sağ bırakmak, ihtiyatlılığı/ölçülülüğü/utangaçlığı kaldırmak, ölçüsüz/arsız yapmak, iyi durumda olmak, geçim araçlarına sahip olmak, belirgin/açık olmak, uzun ömürlü olmak, kötülük ve zarardan uzak olmak, egemenlik sahibi olmak, onurlandırılmak, fayda görmek, selamlamak, canlandırmak/diriltmek/hayat vermek, beslemek, canlandırmak/yeniden canlandırmak/diriltmek/hayata döndürmek, yaşam vermek/canlandırmak, (toprak için) işlenmek ve verimli hale getirilmek, uyanık kalmak, bir şeyden kaçınmak, sakınmak, utanç/çekingenlik/mahcubiyet hissetmek veya duymak, bir şeyi yapmaktan utanmak/çekinmek, bir şeyi küçümsemek veya hor görmek, bir şeyden kaçınmak/yapmayı reddetmek