Ve eline bir deste al, onunla yola koyul ve hanis olma. Biz, onu sabredici bulduk. O ne iyi kuldu! O, her zaman Allah'a yöneldi.
"Eline bir demet sap al ve onunla vur; yeminini bozma" dedik. Şüphesiz biz onu sabırlı bulduk. O ne iyi bir kuldu! O, daima Allah'a yönelirdi.
(Eyüp'e) "Eline bir demet sap al da onunla vur (yola çık); doğrudan sapma." (demiştik). Şüphesiz ki Eyüp'ü sabırlı (bir kul) bulmuştuk; o, hep (Allah'a) yönelen ne güzel bir kuldu.
"Şimdi eline bir değnek alıp yola çık. Yeminini bozma." Onu sabırlı bulduk. Ne iyi bir kul! Sürekli yönelirdi.
Ve eline bir deste al, onunla yola koyul ve hanis olma. Biz, onu sabredici bulduk. O ne iyi kuldu! O, her zaman Allah'a yöneldi.
Ona: "Eline bir demet ot al, onunla (tenine) vur da günaha girme" dedik. Onu pek sabırlı bulduk. Ne güzel kuldu! Çok da saygılıydı."
Ayrıca, "Eline bir deste sap al; onunla vur ve böylece yeminini bozma!" Aslında, Onu, dirençli gördük. Ne güzel kuldu; kuşkusuz, O, yönelirdi.
(Ve dedik ki): "Eline bir deste al ve onunla vur! Böylece yemininden dönmemiş olursun." Hakikaten Biz onu pek sabırlı biri olarak bulduk: ne güzel kuldu o, gerçekten o (da) her daim Allah'a yönelirdi.
"Eline bir demet sap al da onunla vur ve yeminine ters düşmüş olma!" dedik. Biz onu sabırlı bulduk. Ne güzel kuldu o! Bize yönelen, yakaran biriydi o.
"Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma." Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip dönen biriydi.
Bir de: "Elinle bir demet al da onunla (eşine) vur, yemininde durmamazlık etme." dedik. Gerçekten Biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul! Hakikaten o bir evvabtır (daima Allah'a yönelmektedir).
(Ve sonunda o'na dedik ki:) "Şimdi eline bir demet ot al, onunla vur ve yeminini yerine getir!" Gerçekten Biz o'nu sıkıntılara karşı sabırlı gördük. O, ne güzel bir kulumuzdu, daima Bize yönelirdi!
Şöyle dedik: "Eline bir demet sap al ve onunla vur, yeminini bozma." Gerçekten biz Eyyub'u sabreden bir kimse olarak bulduk. O ne güzel bir kuldu! O, Allah'a çok yönelen bir kimse idi.
Bir de al bir demet elinle de vur onunla hanis olma, hakıkat biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul, hakıkaten o bir evvabdır
(Dedik ki): "Eline bir demet sap al, onunla vur da yeminini bozma." Gerçekten biz onu sabreden (bir kul) bulmuştuk. Ne güzel kuldu, o daima (bize) başvururdu.
"Ve eline bir deste (sap) al böylece onunla vur ve andını bozma." Gerçekten, biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. O yönelen / dönen (evvab) biriydi.
"Eline bir demet sap al da onunla vur. Yemininde durmazlık etme" (dedik). Biz onu hakıykaten sabırlı bulduk. O, ne güzel kuldu! Hakıykat o, daima (Allaha) dönen (bir zat) idi.
Eline bir demet sap al da onunla vur ve yemini bozma. Biz, onu gerçekten sabırlı bulmuştuk. Ne iyi kuldu. Muhakkak ki o, Allah'a yönelirdi.
-Eline bir demet sap alıp, onunlar vur, yeminini bozma! Biz onu sabırlı bulduk. O, Allah'a yönelen ne güzel bir kuldu!
Bir de ona: "Eline bir demet sap al, onunla vur! Yemininden dönen durumuna düşme!" dedik. Doğrusu Biz onu pek sabırlı bulduk. Ne güzel kuldu o! O, gerçekten Allah'a yönelirdi.
"Eline bir demet al da onunla vur ki sözün yerine gelsin!" Biz Onu sabırlı bulduk.. . Ne güzel kuldu! Muhakkak ki O, evvab (hakikatini sıkça yaşayan) idi.
'Şimdi eline bir değnek alıp yola çık. Yeminini bozma.' Onu sabırlı bulduk. Ne iyi bir kul! Sürekli yönelirdi.
Ve eline bir deste al, onunla yola çık ve hanis olma. Biz, onu sabredici bulduk. O ne iyi kuldu! O, her zaman Allah'a yöneldi.
"And take in your hand a bundle and travel with it, and do not break your oath. " We found him steadfast. What a good servant! He was obedient.
And: “Take thou in thy hand a bouquet, and strike thou therewith, and break thou not thine oath!” We found him patient. How excellent a servant! He was one turning in repentance.
‘Take a bundle of rushes in your hand and strike with that but do not break your oath. ’ We found him steadfast. What an excellent slave! He truly turned to his Lord.
"Now, you shall travel the land and preach the message, to fulfill your pledge." We found him steadfast. What a good servant! He was a submitter.
"And take in your hand a bundle and go forth with it, and do not break your oath." We found him steadfast. What a good servant! He was obedient.
"Take in your hand a bundle and travel with it, and do not break your oath." We found him steadfast. What a good servant! He was obedient.