Kendilerine öğüt verildiği zaman, öğüdü dikkate almıyorlar.
Kendilerine öğüt verilse, öğüt almıyorlar.
Kendilerine (gerçekler) hatırlatıldığı zaman (gerçeği) hatırlamazlar.
Kendilerine hatırlatıldığında öğüt almıyorlar.
Kendilerine öğüt verildiği zaman, öğüdü dikkate almıyorlar.
Doğru bilgiye vurgu yapıldığında o bilgiyle ilgilenmiyorlar.
Üstelik öğreti verildiğinde öğüt almıyorlar.
hatırlatıldığı zaman da öğüt almazlar;
Düşünüp taşınmaya çağrıldıklarında düşünmüyorlar.
Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar.
Uyarıldıklarında da düşünmüyorlar.
ve (hakikat) kendilerine hatırlatıldığında onu kavramaya yanaşmazlar;
Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.
İhtar edildiklerinde de düşünmüyorlar
Kendilerine öğüt verilse öğüt almıyorlar.
Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar.
Kendilerine (Kur'an ile) va'z edilince düşünüb de öğüt kabul etmezler,
Kendilerine öğüt verildiğinde ise öğüt dinlemezler.
Onlara öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.
Kendilerine nasihat edildiğinde uyarmaları dikkate almazlar.
Onlar hatırlatıldıklarında da hatırlayıp düşünmezler!
Kendilerine hatırlatıldığında öğüt almıyorlar.
Kendilerine öğüt verildiği zaman, öğüdü dikkate almıyorlar.
And when they are reminded, they do not care.
And, when they are reminded, bear not in mind
When they are reminded they do not pay heed.
When reminded, they take no heed.
And when they are reminded, they do not care.
When they are reminded, they do not care.