"Ve bizi hep o mucrimler saptırdı."
- Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: "Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır.Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak."
Bizi, o suçlulardan başkası saptırmadı.
"Bizi saptıranlar suçlulardı."
"Ve bizi hep o mucrimler saptırdı."
Bizi yoldan çıkaranlar, şu günahkarlardan başkası değildir.
"Bizi saptıran, o suçlulardan başkası değildi!"
ne ki bizi saptıran, yalnızca günahı hayat tarzı haline getiren şu kimselerdi;
"Bizi saptıran, o suçlulardan başkası değildi."
"Bizi suçlu günahkarlardan başka saptıran olmadı."
Ve bizi hep o suçlular şaşırtmıştı.
yine de (sizi tanrılaştırarak) yoldan çıkmamıza günah (önderlerimiz) sebep oldu!
"Bizi ancak (önderlerimiz olan) suçlular saptırdı."
Ve bizi hep o mücrimler şaşırtmıştı
"Ama bizi saptıran o suçlulardır."
"Bizi suçlu günahkarlardan başka saptıran olmadı."
"Bizi o mücrimlerden başkası sapdırmadı".
Ve bizi suçlulardan başka da saptıran olmamıştı.
Bizi hep o günahkarlar şaşırtmıştı.
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülalemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkan olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"
"Bizi ancak o suçlular (hakikati inkar edenler) saptırdı. "
'Bizi saptıranlar suçlulardı.'
"Ve bizi hep o suçlular saptırdı."
"And none misled us except the criminals. "
“And none but the lawbreakers led us astray,
It was only the evildoers who misguided us
"Those who misled us were wicked.
"And none misled us except the criminals."
"None misled us except the criminals."