Firavun halkını sapkınlıkta bıraktı; onları doğru yola yöneltmedi.
Firavun, toplumunu saptırdı ve onlara doğru yolu göstermedi.
(Çünkü) Firavun, kavmini saptırmış ve (onlara) doğru yolu göstermemişti.
Firavun, halkını saptırdı, doğru yola iletmedi.
Firavun halkını sapkınlıkta bıraktı; onları doğru yola yöneltmedi.
Firavun halkını yoldan çıkarmış, doğru yolu göstermemişti.
Firavun, toplumunu saptırmış ve doğru yolu göstermemişti.
bir kez Firavun halkını yoldan çıkarmıştı; bir daha da yolu bulamadılar.
Firavun kendi toplumunu saptırmıştı; kılavuzluk edemedi.
Firavun, kendi kavmini şaşırtıp saptırdı ve onları doğruya yöneltmedi.
Velhasıl Firavun kavmini sapıklığa sürükledi, doğru yola götürmedi.
Çünkü Firavun halkını saptırmış ve (onlara) doğru yolu göstermemişti.
Firavun, halkını saptırdı, onlara doğru yolu göstermedi.
Velhasıl Firavn kavmini dalalete sürükledi, hidayete götürmedi
Fir'avn toplumunu saptırdı, doğru yola iletmedi.
Firavun kendi kavmini şaşırtıp saptırdı ve onları doğruya yöneltmedi.
Fir'avn, kavmini sapdırdı (ğı gibi onları) doğru yola (da) iletemedi,
Firavun kavmini saptırdı ve onlara doğru yolu göstermedi.
Firavun, kavmini saptırmış doğru yolu göstermemişti.
Böylece Firavun halkını kurtuluşa değil, yanlış yola, çıkmaza götürdü.
Firavun, halkını saptırdı, doğru yola kılavuzlamadı.
Firavun, halkını saptırdı, doğru yola iletmedi.
Firavun halkını sapkınlıkta bıraktı; onları doğru yola yöneltmedi.
Thus, Pharaoh misled his people and he did not guide.
And Pharaoh led his people astray, and did not guide.
Pharoah misguided his people. He was no guide.
Thus, Pharaoh misled his people; he did not guide them.
Thus, Pharaoh misled his people and he did not guide.
Thus, Pharaoh misled his people and he did not guide.