Kafirlere biraz daha süre tanı, onları kendi hallerine bırak.
- Andolsun o dönüşlü göğe, o yarılıp çatlayan yeryüzüne. Şüphesiz Kur'an, hak ile batılı ayıran bir sözdür. O asla bir şaka değildir. Kafirler hep hile/tuzak kuruyorlar. Ben de hilelerine karşılık veririm. Onun için sen kafirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tanı!
Kâfirlere mühlet ver, onlara biraz zaman tanı.
Öyleyse inkarcılara az bir süre daha tanı.
Kafirlere biraz daha süre tanı, onları kendi hallerine bırak.
Öyleyse o kafirlere* süre (fırsat) ver. Evet, onlara biraz süre (fırsat) ver.
Artık, nankörlük edenlere süre ver; onlara biraz süre tanı!
Şu halde kafirlere süre ver, sadece kısa bir süre…
O halde, o küfre batmışlara mühlet ver, süre tanı onlara birazcık...
Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.
Onun için o kafirlere mühlet ver, biraz daha süre tanı onlara!
Öyleyse bırak, hakikati inkar edenler dilediklerini yapsınlar, yapsınlar kısa bir süre!
Artık sen inkarcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı!
Onun için kafirleri imhal eyle! Mühlet ver onlara biraz.
Hele sen o kafirlere mühlet ver, biraz bırak onları (bildiklerine gitsinler).
Sen kafirlere bir mühlet ver, az bir süre tanı.
(Habibim) sen şimdilik o kafirlere mühlet ver, onları biraz gecikdiriver.
Sen; şimdilik kafirlere mühlet ver, onları biraz geciktir.
Kafirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı.
Öyleyse o kafirleri kendi hallerine bırak! (yakında sana desteğimiz gelecektir.)
Bu yüzden o hakikat bilgisini inkar edenlere mühlet ver, onlara az bir süre tanı.
Öyleyse inkarcılara az bir süre daha tanı.
Gerçeği yalanlayan nankörlere biraz daha süre tanı, onları kendi hallerine bırak.
So respite the rejecters, respite them for a while.
So grant thou respite to the false claimers of guidance; grant thou them respite awhile.
So bear with the kafirun – bear with them for a while.
Just respite the disbelievers a short respite.
So respite the rejecters, respite them for a while.
So respite the ingrates, respite them for a while.