"Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulana bir deve yükü ödül var." dediler. Çağırıcı: "Ben buna garanti veriyorum." dedi.
"Hükümdarın kasesini kaybettik; bulup getirene bir deve yükü bahşiş var" dediler. Çağırıcı,"Ben de buna kefilim" diye ilave etti.
(Onlar) "Hükümdarın su kabını arıyoruz; onu getirene bir deve yükü (ödül) var." demişlerdi. (İçlerinden biri) "Ben buna kefilim." demişti.
"Kralın su tasını kaybettik. Kim onu getirirse ona bir deve yükü ödül verilecektir. Ben bunu garantiliyorum."
"Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulana bir deve yükü ödül var." dediler. Çağırıcı: "Ben buna garanti veriyorum." dedi.
Dediler ki "Kralın su tasını bulamıyoruz. Onu getirene bir deve yükü var." Tellal dedi ki "Ben de buna kefilim."
Dediler ki: "Kralın su kupasını yitirdik. Onu kim getirirse, bir deve yükü verilecek; ben de buna güvence veriyorum!"
"Kralın su kupasını kaybettik!" dediler ve (eklediler): "Onu getiren kimseye bir deve yükü (tahıl ödül) verilecektir! Ben de buna kefilim!"
Dediler: "Kralın su tasını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Kefili benim."
Dediler ki: "Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim."
Dediler ki "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü bahşiş var ve ben ona kefilim."
"Kral'ın su kupasını kaybettik" diye karşılık verdiler, "Onu kim bulursa, (ödül olarak) kendisine bir deve yükü (zahire) verilecek!" "Buna ben kefilim!" diye ekledi (çığırtkan).
Onlar, "Hükümdar'ın su kabını yitirdik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Ben buna kefilim" dediler.
Melikin dediler: suvaını arıyoruz onu getirene bir deve yükü bahşiş var, ve ben ona kefilim.
Dediler ki: "Kralın su tasını kaybettik (onu arıyoruz). Onu getirene bir deve yükü (mükafat) var. Ben buna kefilim"
Dediler ki: "Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır. Ben de buna kefilim."
Dediler ki: "Padişahın su kabını arıyoruz. Onu getirene bir deve yükü (bahşiş) var. Ben de buna kefilim".
Dediler ki: Hükümdarın su kabını kaybettik, onu getirene de bir deve yükü var. Ben de buna kefilim.
-Hükümdarın su kabını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü (mükafat) vardır. Buna ben kefil oluyorum, dediler.
Görevlilerden biri: "Hükümdarın su kabını kaybettik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Buna ben kefilim." dedi.
Dedi ki: "Melik'in su içme tası kayboldu.. . Onu bulan için, bir deve yükü ödül var. . . Ben bu ödüle kefilim. "
'Kralın su tasını kaybettik. Kim onu getirirse ona bir deve yükü ödül verilecektir. Ben bunu garantiliyorum.'
"Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulana bir deve yükü ödül var." dediler. Çağırıcı: "Ben buna garanti veriyorum." dedi.
He said: "We are missing the measuring bowl of the King, and for whomever can produce it, we will give a camel's load, and I will be bound by this. "
They said: “We do miss the King’s goblet; and for him who brings it is a camel-load; and I guarantee it.”
They said, ‘We’re missing the goblet of the king. The man who brings it will get a camel’s load. Regarding that I stand as guarantor.’
They said, "We lost the king's cup. Anyone who returns it will receive an extra camel-load; I personally guarantee this."
They said: "We are missing the measuring bowl of the king, and whoever can produce it, will be given the load of a camel; and I will be bound by this."
He said, "We are missing the measuring bowl of the King, and whoever finds it shall receive a camel-load; I guarantee this."