"Senin için orada acıkmak ve açıkta kalmak yoktur."
- "Ey Adem! Doğrusu bu, senin ve eşinin düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa mutsuz olursun. Zira cennette ne acıkırsın ne de çıplak kalırsın; orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın" dedik.
Orada (cennette) acıkmayacak ve çıplak kalmayacaksın.
"Burda ne acıkırsın, ne de açıkta kalırsın."
"Senin için orada acıkmak ve açıkta kalmak yoktur."
Burada ne açlık çekersin ne de çıplak kalırsın.
"Kuşkusuz, orada, ne aç kalırsın ne de çıplak kalırsın!"
Zira aklından çıkarma ki burada aç değilsin, açık değilsin;
"Senin burada ne acıkman söz konusudur ne de çıplak kalman."
Şüphesiz ki, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette kalmana bağlı)dır."
Çünkü senin acıkmaman ve çıplak kalmaman oradadır.
(O hasbahçe ki,) orada acıkmaman ve kendini çıplak hissetmemen sağlanmıştır;
"Şüphesiz senin için orada aç kalmak, çıplak kalmak yoktur."
Çünkü senin acıkmaman, çıplak kalmaman oradadır
"Şimdi burada acıkmayacaksın, çıplak kalmayacaksın."
Şüphesiz ki, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette kalmana bağlı)dır."
"Çünkü senin acıkmaman, çıplak kalmaman hep oradadır".
Zira cennette ne acıkırsın, ne de çıplak kalırsın.
Oysa cennette ne acıkırsın ne de açık kalırsın.
(118-119) "Sen cennette asla açlık çekmeyecek, asla çıplak kalmayacaksın. Orada asla susuzluk çekmeyecek ve güneşin kavurucu sıcağına maruz kalmayacaksın.
"Oysa senin için onda (biyolojik - hayvansı - madde beden olmadığı için) ne acıkma (hissi) var ne de çıplak kalma!"
'Burda ne acıkırsın, ne de açıkta kalırsın.'
Senin için orada acıkmak ve açıkta kalmak yoktur.
"You will have in it that you will not go hungry nor need clothes. "
“It is for thee to be neither hungry nor naked therein,
You will not go hungry in it or suffer from nakedness.
"You are guaranteed never to hunger therein, nor go unsheltered.
"You will have in it that you will not go hungry nor need clothes."
"There you will not go hungry nor need clothes."