Bir haksızlığa, zulme uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.
Kendilerine bir haksızlık yapıldığında yardımlaşarak üstesinden gelirler.
Bir haksızlığa uğradıkları zaman yardımlaşırlar.
Haksızlığa uğradıklarında kendilerini savunurlar.
Bir haksızlığa, zulme uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.
Onlar, kendilerine bir saldırı olduğunda birbirleriyle yardımlaşırlar.
Haksızlığa uğradıklarında kendilerini savunurlar.*
yine onlar, haksız bir saldırıya muhatap olduklarında meşru müdaafa için dayanışma sergilerler.
Kendilerine zulüm ve haksızlık gelip çattığında, yardımlaşırlar.
Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır.
Kendilerine bir saldırı olduğu vakit birbirleriyle yardımlaşır, öçlerini alırlar.
ve bir zorbalık ile karşılaştıkları zaman kendilerini savunanlar (için).
(36-39) (Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükafat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şura (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.
Ve onlar ki kendilerine bağy (haklarına tecavüz) vaki' olduğu vakıt yardımlaşır onlar öcünü alırlar
Bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman kendilerini savunurlar.
Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır.
(36-37-38-39) Size verilen şey dünya hayaatının (geçici birer) faidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha süreklidir. (Bu sevablar) iman edib de ancak Rablerine güvenib dayanmakda, büyük günahlardan ve faahiş kötülüklerden kaçınmakda, öfkelendikleri zaman bizzat (kusurları) örtmekde (bağışlamakda) olanlara, Rablerinin (tevhid ve ibadete aid da'vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdoğru kılanlara — ki bunların işleri aralarında müşavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden (Allaha taat uğrunda) harcamakda bulunanlara, kendilerine tağallüb ve zulüm vaaki olduğu zaman elbirlik (mazluma) yardım eyleyenlere mahsusdur.
Onlar ki; kendilerine zulüm vaki olunca yardımlaşırlar.
Haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyarlar.
Onlar zulme uğradıklarında yardımlaşıp haklarını alırlar.
Onlar ki, zorbalıkla karşılaştıklarında birlikte mücadele ederek galip gelirler!
Haksızlığa uğradıklarında kendilerini savunurlar.
Bir haksızlığa, zulme uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.
And those who, when gross injustice befalls them, they seek justice.
And those who, when sectarian zealotry befalls them, help themselves:
those who, when they are wronged, defend themselves.
When gross injustice befalls them, they stand up for their rights.
And those who, when injustice befalls them, they seek justice.
They are those who seek justice when gross injustice befalls them.