"Kurtaracak olan kimdir?" denir.
- Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, "Kim tedavi edecektir?" dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.
(26, 27, 28, 29, 30) Doğrusu (can), köprücük kemiğine dayanıp "Tedavi edebilecek kimdir?" dendiğinde, bunun gerçek bir ayrılık olduğunu anlayıp bacak(lar) birbirine dolaştığında, işte o gün varılacak yer sadece Rabbinin huzuru olacaktır.
Ve, "Çare bulan var mı?" dendiği zaman.
"Kurtaracak olan kimdir?" denir.
(telaşa düşülür) "Bunu kurtaracak biri var mı?" denir.
Şöyle denilir: "Kurtaran yok mu?"*
bir çığlık koparılacak: "Kim... Şifacı?"
"Kim var okuyup üfleyecek?" denilir!
"Son müdahaleyi yapacak kim" denir.
ve: "Okuyacak kim var?" denilir
ve insanlar: "(onu kurtaracak) bir hekim yok mu?" diye sorarlar;
(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, "Kimdir (bunu) iyi edecek?" dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
Ve denilir: kim var bir okuyacak?
Ve (başında bulunanlar tarafından): "Kim afsun yapar acaba? denir,
"Son müdahaleyi yapacak kim" denir.
"Tedavi edebilecek kim?" denildi (denilecek).
Çare bulacak kim? denir.
-Son nefesini veren kimdir? denmiş.
"Bunu iyileştiren, kurtaran yok mu?" der.
"Kimdir ölümden kurtaracak?"
Ve, 'Çare bulan var mı?' dendiği zaman.
"Kurtaracak olan kimdir?" denir.
And it will be said: "Who can save him"
And it is said: “Who is a healer?”
and he hears the words, ‘Who can heal him now?’
And it is ordered: "Let go!"
And it will be said: "Who can save him?"
It will be said, "Who can save him?"