Bunun ayrılık anı olduğunu anlar.
- Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, "Kim tedavi edecektir?" dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.
(26, 27, 28, 29, 30) Doğrusu (can), köprücük kemiğine dayanıp "Tedavi edebilecek kimdir?" dendiğinde, bunun gerçek bir ayrılık olduğunu anlayıp bacak(lar) birbirine dolaştığında, işte o gün varılacak yer sadece Rabbinin huzuru olacaktır.
Bunun artık o ayrılık zamanı olduğunu anlar.
Bunun ayrılık anı* olduğunu anlar.
Artık o, ayrılık vaktinin geldiğini anlar
Zaten ayrılık zamanı olduğunu anlamıştır.
Artık ayrılık vaktinin gelip çattığına aklı iyice yatmıştır;
Sezinlemiştir ki odur ayrılık.
Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.
ve o zaman (o da bunun) tam bir ayrılış olduğunu sezmiş,
kendisi de bilir ki bu ayrılma vaktidir,
(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, "Kimdir (bunu) iyi edecek?" dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
Ve sezer o dem temamelfirak
Ve kendisi artık bunun, ayrılık zamanı olduğunu anlar,
Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.
Ve (can çekişen) hakıyki bir ayrılış olduğunu anladı (anlayacak).
Ve ayrılık vaktinin geldiğini anlar.
Anlar ki, bu bir ayrılış.
Artık ayrılık vakti geldiğini kendisi de anlar.
Bilmiştir ki, yaşanacak o malum ayrılık!
Bunun artık o ayrılık zamanı olduğunu anlar.
Bunun ayrılık anı* olduğunu anlar.
And he assumes it is the time of passing.
(And he thinks that it is the departing,
and he knows it is indeed the final parting,
He knows it is the end.
And he assumes it is the time of passing.
He assumes it is the time of passing.