Onları, yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan, salih olanlar da vardı olmayanlar da. Belki dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve kattaa'nahum | ve onları ayırdık | قطع |
2 | fi | ||
3 | l-erdi | yeryüzünde | ارض |
4 | umemen | topluluklara | امم |
5 | minhumu | onlardan kimi | |
6 | s-salihune | iyi kişilerdir | صلح |
7 | ve minhum | ve kimi de | |
8 | dune | alçaktır | دون |
9 | zalike | bundan | |
10 | ve belevnahum | ve onları sınadık | بلو |
11 | bil-hasenati | iyiliklerle | حسن |
12 | ve sseyyiati | ve kötülüklerle | سوا |
13 | leallehum | belki | |
14 | yerciune | dönerler (diye) | رجع |
Onları yeryüzünde birçok topluluğa böldük. İçlerinden bazıları iyi kimselerdi; bazıları ise böyle değildi. İyi olmayanları, yanlışlarından belki dönerler diye, iyilik ve kötülüklerle imtihan ettik.
Onları (yahudileri), çeşitli ümmetler hâlinde yeryüzüne dağıtmıştık. İyi olanları da bunun dışındakileri de (iyi olmayanları da) vardı.* Gerçeğe dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle denemiştik.
Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Bir kısmı iyi, diğer bir kısmı ise aşağılık durumdaydı. Dönerler diye onları iyilikler ve kötülüklerle sınadık.
Onları, yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan, salih* olanlar da vardı olmayanlar da. Belki dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık.
Onları yeryüzünde her biri ayrı bir toplum (ümmet) olacak şekilde böldük. İçlerinde iyi olanlar olduğu gibi bu durumdan daha aşağıda kalanlar da vardır. Belki dönerler diye onları hem o iyilikler hem o sıkıntılarla* imtihanlardan geçirdik.
Onları, ayrı topluluklar biçiminde yeryüzüne dağıttık. Bir bölümü, erdemli olanlar arasındaydı; bir bölümü ise öyle değildi. İyiliklerle ve kötülüklerle onları sınadık; belki dönerler diye.
Ve onları gurup gurup yeryüzünün her tarafına dağıttık; onların aralarında dürüst ve erdemli kimseler olduğu gibi, böyle olmayanlar da var. Bu sonuncuları belki kendilerine dönerler umuduyla, hem bağış ve bollukla hem sıkıntı ve darlıkla sınadık.
Ve onları yeryüzünde birçok ümmetlere böldük. İçlerinde barışsever iyiler vardı ama böyle olmayan aşağılıklar da vardı. Belki dönerler ümidiyle onları güzelliklerle de kötülüklerle de imtihana çektik.
Onları yeryüzünde ayrı ayrı topluluklar olarak paramparça dağıttık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle imtihan ettik, ki dönsünler.
Ve onları yeryüzünde birçok milletlere parçaladık. İçlerinde iyi olanları da vardı, iyinin altında olanları da. Onları bazan nimet, bazan da musibet ile imtihan ettik ki, döneler.
Ve onları (ayrı topluluklar halinde yeryüzüne dağıttık; onlardan bazıları dürüst ve erdemli kimselerdi; bazılarıysa böyle değildi: bu sonrakileri hem bağış ve bolluk ile hem de darlık ve sıkıntı ile sınadık, ki belki doğru yola dönerler.
Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile sınadık.
Ve onları yer yüzünde bir çok ümmetlere parçaladık, içlerinden salihleri de vardı, beri benzerleri de. Ve onları kah ni'met ve kah musibet ile imtihan da ettik ki rücu' ederler
Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan kimi iyi kişilerdi, kimi de alçak! Belki dönerler diye onları iyiliklerle de, kötülüklerle de sınadık.
Onları yeryüzünde ümmetlere ayırdık. Kimileri salih (davranışlarda) bulunuyor, kimileri de bunların dışında olan aşağılıklardır. Onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık ki dönsünler.
Onları — kimi salah erbabı, kimi bu (salandan) aşağı ümmetler olmak üzere — perişan bir suretde yer yüzüne dağıtdık. Onları hem iyi, hem fena hallerle imtihaana çekdik ki (gözlerini açıb iyiliğe) dönsünler.
Biz; onları, yeryüzünde cemaatlere ayırdık. İçlerinden kimisi salihlerdi, kimisi de onlardan aşağıdırlar. Belki dönerler diye onları güzellikler ve kötülüklerle denedik.
Onları yeryüzünde topluluklara böldük. Salih olanları da vardır; olmayanları da! Onları belki dönerler diye iyilik ve kötülükle deneriz.
Onları parça parça topluluklar halinde dünyanın her yerine dağıttık. Aralarında iyi kimseler de vardı, iyi olmayanlar da. Kötülüklerden dönüş yaparlar diye onları gah nimetler, gah musibetlerle imtihan ettik.
Onları yeryüzünde topluluklar halinde parçaladık.. . Onlardan salihler vardır. . . Onlardan bunun mertebe olarak altında olanları da vardır. . . Belki hakikate dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle denedik.
Onları yeryüzünde topluluklara ayırdık. Bir kısmı iyi, diğer bir kısmı ise aşağılık durumdaydı. Dönerler diye onları iyilikler ve kötülüklerle sınadık.
Onları, yeryüzünde topluluklara ayırdık. Onlardan, salih* olanlar da vardı olmayanlar da. Belki dönerler diye onları iyiliklerle ve kötülüklerle sınadık.
And We divided them through the land as nations. From them are the upright, and from them are other than that. And We tested them with good things and bad, perhaps they will return.
And We divided them in the earth into communities — some of them righteous, and some of them other than that — and We tried them with good things and evil deeds, that they might return.
And We divided them into nations in the earth. Some of them are righteous and some are other than that. We tried them with good and evil so that hopefully they would return.
We scattered them among many communities throughout the land. Some of them were righteous, and some were less than righteous. We tested them with prosperity and hardship, that they may return.
And We divided them through the land as nations. From them are the upright, and from them are other than that. And We tested them with good things and bad, perhaps they will return.
We divided them through the land as nations. From them are the reformed, and from them are other than that. We tested them with good things and bad, perhaps they will return.