Sonra kötülüğü iyiliğe çevirdik. Nihayet imkanları artınca: "Atalarımızın da sıkıntılı ve bolluk günleri olmuştu." dediler. Bu yüzden, Biz de onları ansızın yakalayıverdik.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | summe | sonra | |
2 | beddelna | değiştirip getirdik | بدل |
3 | mekane | yerine | كون |
4 | s-seyyieti | kötülüğü | سوا |
5 | l-hasenete | iyilik | حسن |
6 | hatta | ta ki | |
7 | afev | çoğaldılar | عفو |
8 | ve kalu | ve dediler | قول |
9 | kad | muhakkak | |
10 | messe | dokunmuştu | مسس |
11 | aba'ena | atalarımıza | ابو |
12 | d-derra'u | darlık | ضرر |
13 | ve sserra'u | ve sevinç | سرر |
14 | feehaznahum | biz de onları yakaladık | اخذ |
15 | begteten | ansızın | بغت |
16 | vehum | ve onlar | |
17 | la | değillerdi | |
18 | yeş'urune | farkında | شعر |
Sonra kötülüğü değiştirip yerine iyilik getirdik. Nihayet çoğaldılar ve "Atalarımız da böyle sıkıntı ve sevinç yaşamışlardı" dediler. Biz de onları, kendileri farkına varmadan ansızın yakaladık.
Sonra kötülüğü iyilikle değiştirmiştik de refah içinde yaşamışlardı. "Atalarımıza da elbette böyle sıkıntı ve sevinç (vesileleri) gelmişti." demişlerdi. Biz de onları, hiç farkına varmadıkları bir şekilde ansızın yakalamıştık (cezalandırmıştık).
Sonra kötülüğün yerine iyiliği getirdik. Ne var ki anlayışlarını yitirdiler: "Sıkıntı ve refah atalarımıza da dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine, haberleri olmadan onları ansızın yakaladık.
Sonra kötülüğü iyiliğe çevirdik. Nihayet imkanları artınca: "Atalarımızın da sıkıntılı ve bolluk günleri olmuştu." dediler. Bu yüzden, Biz de onları ansızın yakalayıverdik.
Sonra kötülüğü alır yerine iyilik veririz. Nihayet zenginleşirler ve derler ki "Atalarımız da darlık ve bolluk yaşamışlar." Bunun üzerine onları beklemedikleri bir anda yakalarız; farkına bile varamazlar.
Sonra, kötülüğün yerine iyilik getirdik ki, rahatlığa ulaştıklarında; "Atalarımıza da hem zorluk hem de gönüllerine dinginlik gelmişti!" desinler. Sonunda, beklemedikleri bir sırada, onları ansızın yakaladık.
Sonra (o) kötü durumu güzelliğe çevirmişizdir de, refaha kavuşup şımarmamışlar ve "(Bir zamanlar) atalarımız da sıkıntılı ve sevinçli günler yaşamışmış" demişlerdir. İşte bunun üzerine biz de onları, olup bitenin farkına dahi varmadan ansızın yakalayıvermişizdir.
Sonra zorluk ve sıkıntının yerine mutluluk ve güzelliği getirmişiz de çoğalmışlar ve şöyle demişlerdir: "Atalarımız da zorluk ve sevinçle yüzyüze gelmişlerdi." Nihayet biz onları farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakalayıverdik.
Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik, öyle ki onlar, çoğaldılar ve: "Atalarımıza da (bazan) şiddetli sıkıntılar (bazan da) refah ve genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine, biz de onları kendileri hiç şuurunda değilken apansız kıskıvrak yakalayıverdik.
Sonra da kötülük yerine güzellik getirmişizdir. Nihayet çoğalmışlar ve: "Doğrusu atalarımızın sıkıntılı halleri de neşeli zamanları da olmuştu." demişlerdi. O zaman Biz de kendilerini -hatırlarından geçmezken- ansızın tutmuş bastırıvermiştik.
Sonra o darlığı genişliğe çevirmişizdir ki refahı tatsınlar da (kendi kendilerine): "Atalarımız da darlık ve sıkıntıya düşmüşler (ve genişliği görmüşler)di" desinler, işte ancak bundan sonradır ki, kendileri daha (ne olup bittiğinin) farkına varmadan, onları kıskıvrak yakaladık.
Sonra kötülüğün (sıkıntı ve darlığın) yerine iyiliği (bolluk ve genişliği) getirdik. Nihayet çoğaldılar ve (nankörlük edip): "Atalarımız da darlığa uğramış ve bolluğa kavuşmuşlardı" dediler. Biz de, farkında değillerken onları ansızın yakaladık.
Sonra da fenalık yerine güzelliğe tebdil etmişizdir, taki artmışlar ve demişlerdir: Doğrusu atalarımıza sıkıntılı haller de olmuş, sürurlü demler de, tam o vakit biz de kendilerini hatırlarından geçmezken ansızın tutmuş bastırıvermiştik.
Sonra kötülüğü değiştirip yerine iyilik getirdik de (insanlar) çoğaldılar ve: "Atalarımıza da darlık ve sevinç dokunmuştu (onlar da üzüntülü ve sevinçli günler geçirmişlerdi)." dediler (de olaylardan ibret alıp şükretmediler). Biz de onları, hiç farkında olmadıkları bir sırada ansızın yakaladık.
Sonra kötülüğün yerini iyilikle değiştirdik, öyle ki onlar çoğaldılar ve: "Atalarımıza da (bazen) şiddetli sıkıntılar (bazen de) refah ve genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine, biz de onları kendileri hiç şuurunda değilken apansız kıskıvrak yakalayıverdik.
Sonra bu sıkıntının yerine iyilik (selamet, bolluk) verdik. Nihayet çoğaldılar, "Atalarımıza da (gah böyle) fakirlik, şiddet, hastalık, (gah) iyilik, genişlik dokunmuşdur" dediler. Bunun üzerine biz de kendileri farkına varmadan, onları ansızın tutub yakalayıverdik.
Sonra kötülüğün yerine iyilik koyduk. Nihayet çoğaldılar ve; atalarımıza da fakirlik, şiddet, hastalık, iyilik ve genişlik dokunmuştu, dediler. Bunun üzerine Biz de onları kendilerine farkına varmadan ansızın yakalayıverdik.
Sonra meşakkatin yerini iyilikle değiştirdik de (başlarına geleni unutarak) boş verdiler. Ve: -Atalarımız da hem darlık hem de bolluk görmüşlerdir, dediler. Biz de onları farkında değillerken ansızın yakaladık.
Sonra o kötü durumları değiştirip güzellikleri yayarız. Zamanla ahali çoğalıp "Vaktiyle atalarımız gah üzülmüş, gah sevinmişlerdi." derler fakat olaylardan ibret alıp şükretmezler. Derken, o bilinçsiz halleriyle, hiç hatırlarından geçmezken, ansızın onları kıskıvrak yakalarız.
Sonra içine düştükleri sıkıntıyı iyilik ile değiştirdik.. . Nihayet refaha erip (mal, evlatça) çoğaldılar ve (bu defa): "Babalarımıza da sıkıntı ve refah dolu günler gelmiştir (bunda alınacak bir ders olamaz)" dediler. . . Biz de onları, ne olup bittiğini fark etmeden yakaladık!
Sonra kötülüğün yerine iyiliği getirdik. Ne var ki anlayışlarını yitirdiler: 'Sıkıntı ve refah atalarımıza da dokunmuştu,' dediler. Bunun üzerine, haberleri olmadan onları ansızın yakaladık.
Sonra kötülüğü iyiliğe çevirdik. Nihayet her şeyi unutarak: "Atalarımızın da sıkıntılı ve bolluk günleri olmuştu." dediler. Bu yüzden, Biz de onları ansızın yakalayıverdik.
Then We replace the bad with good, until they have plenty, then they Say: "Our fathers were the ones afflicted by hardship, and adversity. " We then take them suddenly, while they are unaware.
Then We changed the place of evil for good until they increased in number and said: “Adversity and prosperity did touch our fathers,” — then We took them unawares, when they perceived not.
Then We gave them good in exchange for evil until they increased in number and said, ‘Our forefathers too underwent both hardship and ease. ’ Then We seized them suddenly when they were not expecting it.
Then we substituted peace and prosperity in place of that hardship. But alas, they turned heedless and said, "It was our parents who experienced that hardship before prosperity." Consequently, we punished them suddenly when they least expected.
Then We replaced the bad with good, until they neglected and said: "Our fathers were touched by both hardship and prosperity." We then take them suddenly, while they are unaware.
Then We replaced the bad with the good until they had plenty and they said, "Our fathers were the ones afflicted by hardship, and adversity." We then take them suddenly, while they do not perceive.