Sonra, bunun ardından, belki şükredersiniz diye sizi affettik.
Bu davranışınızdan sonra şükredersiniz diye sizi affetmiştik.
Sonra onun ardından şükredersiniz diye sizi affetmiştik.
Bunlara rağmen, şükredersiniz diye sizi affettik.
Sonra, bunun ardından, belki şükredersiniz diye sizi affettik.
Ondan sonra da görevinizi yerine getirmeniz için sizi bağışlamıştık.*
Sonra, işte bunun ardından sizi bağışladık; belki şükredersiniz diye.
Ve sizi bunun ardından bir kez daha affettik, belki şükredersiniz diye...
Belki şükredersiniz diye bunun ardından da sizi affetmiştik.
Bundan sonra, (artık) şükredesiniz diye sizi bağışladık.
Sonra bunun arkasından da sizi bağışladık, artık şükretmeniz gerekiyordu.
Dahası, (bütün) bunlardan sonra, belki şükredenlerden olursunuz diye bu günahınızı affettiğimiz (günleri).
Sonra bunun ardından şükredesiniz diye sizi affetmiştik.
sonra bunun arkasından da sizden afvettik, gerekti ki şükredecektiniz
Bundan sonra da yine belki şükredersiniz diye sizi affetmiştik.
Bundan sonra, şükredersiniz diye sizi bağışladık (afevna).
Bil'ahare sizi bundan sonra da afvetmişdik. Gerekdi ki şubedesiniz.
Bundan sonra sizi, şükredersiniz diye affetmiştik.
Bundan sonra da yine belki şükredersiniz diye sizi affetmiştik.
Bundan sonra şükredesiniz diye Biz sizi affettik.
Bu olaydan sonra sizi affetmiştik belki şükredersiniz (değerlendirirsiniz) diye.
Bunlara rağmen, şükredersiniz diye sizi affettik.
Sonra, bunun ardından, belki şükredersiniz diye sizi affettik.
Then We forgave you after that, perhaps you would be thankful.
Then We pardoned you after that, that you might be grateful.
Then We pardoned you after that so that perhaps you would show thanks.
Still, we pardoned you thereafter that you may be appreciative.
Then We forgave you after that, perhaps you would be thankful.
Then We forgave you after so that perhaps you would be thankful.