Sonra çok geçmeden yine eski kafalarına döndürüldüler: "Gerçek şu ki sen bunların konuşmadıklarını biliyorsun!" dediler.
- Kendi kendilerine dönüp birbirlerine, "Doğrusu siz zalimlerdensiniz" dedikten sonra, gönüllerindeki eski inançları depreşerek, "Ey İbrahim! Sen bunların konuşmayacağını bilirsin" dediler.
Sonra (eski) kafalarına dönmüşler* de "Sen bunların konuşamadığını pekâlâ biliyorsun!" (demişlerdi).
Sonra tekrar eski kafalarına döndüler: "Bunların konuşamadığını sen gayet iyi bilirsin!"
Sonra çok geçmeden yine eski kafalarına döndürüldüler: "Gerçek şu ki sen bunların konuşmadıklarını biliyorsun!" dediler.
Sonra başları önlerine eğildi de dediler ki "Sen de biliyorsun ki bunlar konuşmazlar."
Yine de eski kafalarına döndüler: "Gerçek şu ki, bunların konuşamadıklarını sen de biliyorsun!"
Fakat daha sonra, baş aşağı çevrilmiş bilinç haline (geri dönerek); "Doğrusu, onların konuşamayacağını kendin de çok iyi biliyorsun!" (dediler).
Sonra, yine kendi kafalarına döndürüldüler: "Vallahi, sen de bilirsin ki, bunlar konuşamazlar."
Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin."
Sonra tepeleri üstü ters döndüler: "Sen gerçekten bunların konuşmadığını bilirsin." dediler.
Ama çok geçmeden yine eski düşünce tarzlarına döndüler ve (İbrahim'e:) "Bu (put)ların konuşamadıklarını kendin de pekala biliyorsun!" dediler.
Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, "Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin" dediler.
Sonra yine tepeleri üstü ters döndüler, sen cidden bilirsin ki bunlar söylemez dediler
Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler: "Sen de bilirsin ki bunlar konuşmazlar," dediler.
Sonra yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin."
Sonra yine (eski) kafalarına döndürüldüler; "Andolsun ki bunların söz söylemeyeceğini sen de bilirsin" dediler.
Sonra eski kafalarına döndürüldüler: Bunların konuşamayacağını, andolsun ki; sen de bilirsin, dediler.
Sonra yine eski kafalarına döndüler ve: -Onların konuşamayacağını sen çok iyi bilirsin, dediler.
Fakat bunu dışa vurmayıp sonra yine önceki görüşlerine dönüp İbrahim'e: "Bunların konuşmadıklarını sen de pek iyi bilirsin!" dediler.
Sonra gene kafaları alt üst olup eski fikirlerinde ısrarla: "Sen gerçekten bilirsin ki, bunlar konuşmazlar!" (dediler).
Sonra tekrar eski kafalarına döndüler: 'Bunların konuşamadığını sen gayet iyi bilirsin!'
Sonra çok geçmeden yine eski inançlarına döndürüldüler: "Gerçek şu ki sen bunların konuşmadıklarını biliyorsun!" dediler.
Then they reverted to their old ideas: "You know that they do not speak!"
Then they went back on themselves: “Thou knewest that these speak not.”
But then they relapsed back into their kufr: ‘You know full well these idols cannot talk. ’
Yet, they reverted to their old ideas: "You know full well that these cannot speak."
Then they returned to their old ideas: "You know that they do not speak!"
Then they reverted to their old ideas: "You know that they do not speak!"