Artık onu kaplayan şey kapladı.
Onları neler kapladı neler!
Böylece kuşatan şey (felaket) onları da kuşatmıştı.
Onları örten örttü.
Artık onu kaplayan şey kapladı.
Sonra orayı kaplayan şeyin (volkanik küllerin) kapladığı (Musa'nın ve İbrahim'in sayfalarındaki bu bilgiler ona haber verilmedi mi!)
Böylece, ona, sardırdığını sardırdı.
Derken, kuşatan o şey onları (tarihe) gömdü.
Sarıp doladı onlara, sarıp doladığını.
Böylece ona (o toplumun başına) sardırdığını sardırdı.
Sardırttı da onlara o sardırdığını.
ve sonra ebediyyen görünmez hale getirdiği (gibi).
(53-54) O, "Mu'tefike"yi de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür.
Sardırttı da onlara o sardırdığını
Onların üstüne neler çöktü, neler!
Böylece ona (o toplumun başına) sardırdığını sardırdı.
Onlara giydirdiğini giydirdi!
Onlara giydirdiğini giydirdi.
Onlara şiddetli bir azap bürüdü.
Böylece bürüdü onları, bürüdükleriyle (suçlarının karşılığı olarak)!
Onları örten örttü.
Artık onu kaplayan şey kapladı.
Consequently, they utterly vanished.
And covered them with what He covered.
so that what enveloped it enveloped it.
Consequently, they utterly vanished.
So it was covered by that which covers.
Consequently, they utterly vanished.