Biz, onları sürekli ahiret yurdu düşüncesiyle arınmış, samimiyet sahibi kimseler yaptık.
Biz onları daima ahireti düşünen ihlaslı kullar kıldık.
Şüphesiz ki onları ahiret yurdunu hatırlama duygusuyla arı duru bir özellikle saflaştırmıştık.
Salt ahireti düşündükleri için onları salt/dupduru kıldık.
Biz, onları sürekli ahiret yurdu düşüncesiyle arınmış, samimiyet sahibi kimseler yaptık.
Samimiyetle ahirete odaklanmalarına karşılık onları bize karşı samimi kişiler saydık.
Aslında, Onları, Sonsuz Yaşam Ülkesi'ni düşünen içten kullar yaptık.
Biz onların şahsiyetlerini arı duru bir tasavvurla saflaştırdık (ki, ebedi) yurdu hep hatırda tutsunlar;
Biz onları, yurdu düşünme özellikleriyle yücelen tertemiz kullar yaptık.
Gerçekten biz onları, katıksızca (ahiretteki asıl) yurdu düşünüp anan ihlas sahipleri kıldık.
Çünkü Biz onları temiz bir hasletle, halis ahiret yurdu düşüncesine ermiş has kullarımızdan kılmışızdır.
Biz onları arı duru bir düşünce aracılığıyla temizledik. Öteki dünyayı gözetme (düşüncesiyle).
Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlaslı kimseler kıldık.
Çünkü biz onları temiz bir hassa, halis yurd düşüncesiyle halislerimizden kılmışızdır
Biz onları ahiret yurdunu düşünme özelliğiyle temizleyip, kendimize halis (kul) yaptık.
Gerçekten biz onları, katıksızca (ahiretteki asıl) yurdu düşünüp anan ihlas sahipleri kıldık.
Çünkü biz onları katkısız (şaibesiz) bir hasletle — ki (bu daima) yurd (ları) nı hatırlama (ları ve onun için çalışmaları) dır — haalis (insanlar) yapdık.
Doğrusu Biz, onları ahiret yurdunu samimiyetle düşünen kimseler kıldık.
Biz onları gerçek yurdu düşünen, tam olarak arınmış, ihlaslı kimseler kılmıştık.
Biz onları özellikle ahiret yurdunu düşünen ihlaslı kişiler kıldık.
Doğrusu biz onlarda, gerçek vatanlarını (hakikat boyutunu) hatırda tutarak yaşama safiyetini açığa çıkardık.
Salt ahireti düşündükleri için onları salt/dupduru kıldık.
Biz, onları sürekli ahiret yurdu düşüncesiyle arınmış, samimiyet sahibi kimseler yaptık.
We had chosen them to enforce awareness of the Hereafter.
We purified them with a pure quality: the remembrance of the Abode.
We purified their sincerity through sincere remembrance of the Abode.
We bestowed upon them a great blessing: awareness of the Hereafter.
We had chosen them to enforce awareness of the Hereafter.
We had chosen them to enforce awareness of the Hereafter.