Biz, hangi beldeye bir uyarıcı gönderdiysek, oranın mutref olanları: "Biz, sizin getirdiğiniz şeyleri küfrediyoruz." dediler.
Biz, herhangi bir ülkeye bir uyarıcı gönderdiğimizde mutlaka oranın varlıklı ve şımarık kişileri, "Biz, size gönderilmiş şeyi inkar ediyoruz" demişlerdir.
Biz ne zaman bir şehre bir uyarıcı gönderdiysek oranın şımarıkları mutlaka "Biz size gönderilmiş olan her şeyi inkâr edicileriz!" demişlerdi.
Bir kente her ne zaman bir uyarıcı gönderirsek, elitleri, "Sizin kendisiyle gönderildiğiniz mesajı reddediyoruz" dediler.
Biz, hangi beldeye bir uyarıcı gönderdiysek, oranın mutref olanları: "Biz, sizin getirdiğiniz şeyleri küfrediyoruz." dediler.
Bir yere elçi gönderdiğimizde onların şımartılmış takımı şunu söyler: "Biz sizinle gönderilen şeyleri görmek istemiyoruz".
Hangi kente bir uyarıcı gönderdiysek, orasının ellerine güç geçirmiş olanları, şöyle dediler: "Aslında, sizinle gönderileni inkar ediyoruz!"
Ve ne zaman Biz bir topluma uyarıcı göndermişsek, oranın refah içinde şımarmış seçkinleri "Sizinle gönderilen şeyin ısrarlı inkarcısıyız" derler.
Biz, hangi ülkeye bir uyarıcı göndermişsek, onun servet ve refahla şımaranları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz, sizin elçilik yaptığınız şeyi inkar ediyoruz!"
Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri': "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz" demişlerdir.
Biz herhangi bir memlekette tehlikeyi haber veren bir Resul gönderdiysek, herhalde onun refah ile şımartılmış olanları: "Biz, sizin gönderildiğiniz şeyleri tanımayız." dediler.
Nitekim, ne zaman bir topluma uyarıcı gönderdiysek, toplumun sefahata dalmış olan kesimi, "(Sahip olduğunuzu iddia ettiğiniz) mesajınızın hak olduğunu inkar ediyoruz!" derler;
Biz, hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek oranın şımarık zenginleri, "Biz, sizinle gönderileni inkar ediyoruz" demişlerdir.
Biz her hangi bir memlekette (bir nezir) tehlikeyi haber veren bir Resul gönderdikse her halde onun refah ile şımartılmış olanları dediler ki: "biz sizin gönderildiğiniz şeyleri tanıyamayız"
Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdiysek mutlaka oranın varlıkla şımarmış kimseleri: "Biz, sizin gönderildiğiniz şeyi inkar ediyoruz" dediler.
Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın 'refah içinde şımaran önde gelenleri': "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız" demişlerdir.
Biz hiçbir memlekete gelecek tehlikeleri haber verici bir peygamber göndermedik, ille oranın refah erbabı: "Biz, sizin gönderdiğiniz şeylere küfr edicileriz" dediler.
Uyarıcı gönderdiğimiz her kasabanın varlıklıları dediler ki: Biz, sizin gönderildiğiniz şeyi inkar edenleriz.
Bir ülkeye uyarıcı göndermedik ki oranın varlıklıları: -Biz, sizinle gönderilen şeyleri inkar ediyoruz demiş olmasınlar.
Uyarmak üzere Peygamber gönderdiğimiz hiçbir belde yoktur ki, onların ileri gelen, varlıklı ve şımarık olanları: "Biz sizinle gönderilen şeyleri reddediyoruz, bunu böyle bilesiniz!" demiş olmasınlar.
Biz hangi memlekete bir uyarıcı irsal ettiysek, oranın şımarık zenginleri: "Muhakkak ki biz Risaletinizle gönderilen hakikat bilgisini kabul etmeyiz" (dediler).
Bir kente her ne zaman bir uyarıcı gönderirsek, elitleri, 'Sizin kendisiyle gönderildiğiniz mesajı reddediyoruz,' dediler.
Biz, hangi beldeye bir uyarıcı gönderdiysek, oranın varlıklı olmalarıyla şımarmış ileri gelenleri: "Biz, sizin getirdiğiniz şeylere inanmıyoruz." dediler.
And We do not send a warner to any town, except its carefree ones would Say: "We reject what you have been sent with. "
And We sent not to a city any warner save its opulent ones said: “We are deniers of that wherewith you have been sent.”
We never sent a warner into any city without the affluent people in it saying, ‘We reject what you have been sent with. ’
Every time we sent a warner to a community, the leaders of that community said, "We reject the message you are sent with."
And We do not send a warner to any town, except its carefree ones would say: "We reject what you have been sent with."
We do not send a warner to any town, except its privileged hedonists would say, "We reject what you have been sent with."