Gün doğarken onların ardına düştüler.
- Bunun üzerine Firavun'un adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece onlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık. Ancak Firavun'un adamları, güneş doğarken İsrailoğulları'nın ardına düştüler.
(Firavun ve adamları) gün doğarken onların peşine düşmüşlerdi.
Onları doğuya doğru izlediler.
Gün doğarken onların ardına düştüler.
Gün doğarken onların peşine düştüler.
Sonunda, gün doğarken onlara yetiştiler.
Derken gündoğumunda onların ardına düştüler.
Firavun ve adamları, gün doğarken onları izlemeye başladılar.
Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular.
Derken (Firavun ve askerleri) güneş doğmuştu ki, arkalarına düştüler.
Ve sonunda (Mısırlılar) gün doğarken onlara yetiştiler;
Firavun ve adamları gün doğarken onları takibe koyuldular.
Derken arkalarına düştüler Güneş doğmuştu
(Fir'avn ve adamları), güneş doğarken onların ardına düştüler.
Böylece (Firavun ve ordusu) güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular.
Derken (Fir'avncular) güneş doğarken onların arkalarına düşdüler.
Güneş üzerlerine doğarken onları izlediler.
Güneşin doğuşuyla birlikte onların peşine düştüler.
(Takip kıssasına dönelim) Güneş doğup ortalığı aydınlatırken Firavun'un ordusu onları takibe koyuldu.
(Firavun ve ordusu) güneş doğarken onları izlediler.
Onları doğuya doğru izlediler.
Gün doğarken onların ardına düştüler.
So they were pursued at sunrise.
And they followed them at sunrise;
So they pursued them towards the east.
They pursued them towards the east.
So they were pursued at sunrise.
So they were pursued at sunrise.