İnanmayanlar, alayımsı bir şekilde, onun hemen gerçekleşmesini istiyorlar. İnananlar ise tedbirlidirler. Onun gerçek olduğunu bilirler. Sa'at hakkında tartışanlar, derin bir sapkınlık içindedirler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | yestea'cilu | çabuk gelmesini isterler | عجل |
2 | biha | onun | |
3 | ellezine | kimseler | |
4 | la | ||
5 | yu'minune | inanmayan(lar) | امن |
6 | biha | ona | |
7 | vellezine | kimseler ise | |
8 | amenu | inanan(lar) | امن |
9 | muşfikune | korkarlar | شفق |
10 | minha | ondan | |
11 | ve yea'lemune | ve bilirler | علم |
12 | enneha | onun | |
13 | l-hakku | gerçek olduğunu | حقق |
14 | ela | iyi bil ki | |
15 | inne | elbette | |
16 | ellezine | kimseler | |
17 | yumarune | tartışan(lar) | مري |
18 | fi | hakkında | |
19 | s-saati | (o) sa'at | سوع |
20 | lefi | içindedirler | |
21 | delalin | bir sapıklık | ضلل |
22 | beiydin | uzak | بعد |
Kıyamete inanmayanlar, onun acele gelmesini istiyorlar. İnananlar ise onun gelmesinden korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi biliniz ki, kıyamet hakkında şüpheye düşenler, büyük bir yanılgı içindedirler.
Ona (Son Saat'e) inanmayanlar, onunla ilgili olarak acele ederler. İnananlar ise ondan korkar ve onun gerçek olduğunu bilirler. Dikkat edin! O (Son) Saat hakkında tartışanlar, uzak bir sapkınlık içindedir.
Onu onaylamayanlar onun hakkında meydan okuyorlar. Onu onaylayanlar ise ondan kaygı duyarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. O an konusunda kuşku duyanlar büyük bir sapıklık içindedirler.
İnanmayanlar, alayımsı bir şekilde, onun hemen gerçekleşmesini istiyorlar. İnananlar ise tedbirlidirler. Onun gerçek olduğunu bilirler. Sa'at hakkında tartışanlar, derin bir sapkınlık içindedirler.
Ona inanmayanlar, hemen gelmesini isterler ama inananların içleri ürperir. Çünkü onun, kaçınılmaz gerçek olduğunu bilirler. Bilin ki kıyamet saati konusunda tartışanlar derin bir sapkınlık içindedirler.
Ona inanmayanlar, onun ivedi olarak gelmesini isterler. İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, evrenlerin sonu hakkında tartışanlar, aslında, derin bir sapkınlık içindedirler.
Ona inanmayan kimseler, onun çabuk gelmesini isteyenlerdir; iman edenlerinse ondan dolayı yürekleri titrer ve bilirler ki o hakikatin ta kendisidir. Bakın! Son Saat hakkında kuşku yayan kimseler, derin bir sapıklığa gömülmüşlerdir.
Ona inanmayanlar onun çabucak gelmesini isterler. İman ederlerse ondan ürperirler ve bilirler ki o haktır. Dikkat edin, kıyamet saati hakkında tartışıp duranlar, geri dönüşü olmayan bir sapıklığın tam içindedirler.
Onda acele edenler, (gerçekte) ona inanmayanlardır. İman edenler ise, ona karşı bir korku içindedirler ve onun gerçekten hak olduğunu bilirler. Haberiniz olsun; kıyamet saati konusunda tartışanlar, gerçekte uzak bir sapıklık içindedirler.
Ona inanmayan imansızlar onun çabuk gelmesini isterler, inananlar ise gerçek olduğunu bilirler de ondan korkar ve sakınırlar, iyi bil ki kıyamet hakkında tartışanlar uzak (derin) bir sapıklık içindedirler.
O (Kıyamet Saati)ne inanmayanlar, (alay edercesine) onun çabucak gelmesini isterler, halbuki imana ermiş olanlar ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. Gerçek şu ki, Son Saat'i tartışanlar, tam bir sapıklık içindeler!
Kıyamete inanmayanlar, onun çabuk kopmasını isterler. İnananlar ise, ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki, Kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.
Onu inanmayan iymansızlar acele isterler, iyman edenler ise hak olduğunu bilirler de ondan korkar sakınırlar, iyi bil ki o saat hakkında mücadele edenler her halde uzak bir dalal içindedirler
Ona inanmayanlar, onun çabuk gelmesini isterler. İnananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. İyi bil ki, o sa'at hakkında tartışanlar, uzak bir sapıklık içine düşmüşlerdir.
Onda acele edenler, (gerçekte) ona inanmayanlardır. İnananlar ise ona karşı bir korku içindedirler ve onun gerçekten hak olduğunu bilirler. Haberiniz olsun, kıyamet saati konusunda tartışanlar gerçekte uzak bir sapıklık içindedirler.
Buna inanmaz olanlar onun çabuk (gelmesini) ister (ler). İnananlar ise ondan korku içindedirler. Bilirler ki o, şübhesiz hakdır. Gözünüzü açın ki o saat hakkında (şübhelenib) mücadele edenler herhalde (hakdan) uzak bir sapıklık (çukurun) dadırlar.
Buna inanmayanlar onun çabucak gelmesini isterler. İman edenler ise, ondan korku ile titrerler ve onun hak olduğunu bilirler. İyi bilin ki; kıyamet günü hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.
Ona inanmayanlar, onun çabucak gelmesini istiyorlar. İman edenler ise ondan çekinirler ve onun gerçek olduğunu bilirler. Bilin ki kıyamet hakkında tartışanlar derin bir sapıklık içindedirler.
Kıyamet (yani dirilme) saatinin gelmesini acele ile isteyenler, ona inanmayanlardır. Müminler ise O'nun gerçekten vaki olacağını bilir ve ondan kaçınırlar. Kıyamet hakkında münakaşa edenler, haktan ve gerçekten çok uzak, derin bir sapıklık içindedirler.
Onu yaşayacaklarına iman etmeyenler, onu acele isterler! İman edenler ise ondan korku ile ürperirler ve bilirler ki o kesinlikle Hak'tır! Dikkat edin, O Saat (ölümle yeni bir boyutta yaşayacakları) hakkında tartışanlar, kesinlikle işin hakikatinden çok büyük bir sapma içindedirler!
Ona inanmıyanlar onun hakkında meydan okuyorlar. Ona inananlar ise ondan kaygı duyarlar ve onun gerçek olduğunu bilirler. Saat konusunda kuşku duyanlar büyük bir sapıklık içindedirler.
İnanmayanlar, alayımsı bir şekilde, onun hemen gerçekleşmesini istiyorlar. İnananlar ise tedbirlidirler. Onun gerçek olduğunu bilirler. Sa'at hakkında tartışanlar, derin bir sapkınlık içindedirler.
Those who do not believe in it seek to hasten it, while those who believe are concerned about it, and they know that it is the truth. Certainly, those who dispute the Hour have gone far astray.
Those who believe not in it seek to hasten it; but those who heed warning are in dread of it and know that it is the truth. Nay, those who are in doubt concerning the Hour are in extreme error.
Those who do not have iman in it try to hasten it. But those who have iman in it are afraid of it. They know it is the truth. Those who doubt the Hour are greatly misguided.
Challenging it are those who do not believe in it. As for those who believe, they are concerned about it, and they know that it is the truth. Absolutely, those who deny the Hour have gone far astray.
Those who do not believe in it seek to hasten it, while those who believe are concerned about it, and they know that it is the truth. Certainly, those who dispute the Hour have gone far astray.
Those who do not acknowledge it seek to hasten it, while those who acknowledge are concerned about it, and they know that it is the truth. Certainly, those who dispute the moment have gone far astray.