"Bununla daha büyük ayetlerimizden bazılarını sana gösterelim."
"Ta ki, sana en büyük ayetlerimizden bazılarını gösterelim."
(22, 23) Elini koltuğunun altına koy; en büyük ayetlerimizden (mucizelerimizden) birini sana göstermemiz için bir başka ayet (mucize) olarak elin kusursuz ve lekesiz beyazlıkta çıkacaktır" demişti.
"Böylece sana en büyük mucizelerimizden bazılarını gösterelim."
"Bununla daha büyük ayetlerimizden bazılarını sana gösterelim."
Bunları yapmamız, en büyük belgelerimizden (ayetlerimizden) bazısını sana gösterelim diyedir.
"Büyük mucizelerimizden sana göstermiş olalım!"
ki bu sayede, sana en büyük mucizelerimizden birini gösterebilelim..."
"Böylece sana en büyük mucizelerimizden bazılarını göstereceğiz."
"Öyle ki, sana büyük mucizelerimizden (birini) göstermiş olalım."
Sana en büyük mucizelerimizden bir kısmını gösterelim diye.
ki böylece sana büyük mucizelerimizden bir kısmını göstermiş olalım.
(22-23) "Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir halde çıksın."
ki sana en büyük ayetlerimizden gösterelim
"Ki sana en büyük mu'cizelerimizden bazılarını göstermiş olalım"
"Öyle ki, sana büyük ayetlerimizden (birini) göstermiş olalım."
"Taki sana en büyük ayetlerimizden (birini daha) gösterelim".
Bununla sana daha büyük mucizelerimizi gösterelim.
Sana büyük mucizelerimizden gösterelim.
Böylece sana en büyük mucizelerimizden birini göstermek istiyoruz.
"Sana en büyük mucizelerimizden gösterelim böylece!"
'Böylece sana en büyük mucizelerimizden bazılarını gösterelim.'
Bununla daha büyük ayetlerimizden bazılarını sana gösterelim.
"This is to show you Our great signs. "
“That We might show thee some of Our greater proofs.
In this way We show you some of Our greatest Signs.
"We thus show you some of our great portents.
"This is to show you Our great signs."
"This is to show you Our great signs."