Samiri: "Ben, onların anlamadıkları şeyi anladım. Resulün öğretisinden az bir şey almıştım işte onu bıraktım. Bunu, bana nefsim hoş gösterdi." dedi.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | kale | dedi ki | قول |
2 | besurtu | ben gördüm | بصر |
3 | bima | şeyleri | |
4 | lem | ||
5 | yebsuru | onların görmedikleri | بصر |
6 | bihi | onda | |
7 | fekabedtu | sonra aldım | قبض |
8 | kabdeten | bir avuç | قبض |
9 | min | -nden | |
10 | eseri | eseri- | اثر |
11 | r-rasuli | Elçinin | رسل |
12 | fenebeztuha | ve onu attım | نبذ |
13 | ve kezalike | ve böyle (yapmayı) | |
14 | sevvelet | hoş gösterdi | سول |
15 | li | bana | |
16 | nefsi | nefsim | نفس |
Samiri, "Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu ziynet eşyalarının eritildiği potaya attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi" dedi.
O da "Ben onların göremediği (bir gerçeği) gördüm. Elçinin mesajından bir kısmını aldım ve onu attım. İşte böyle, bunu nefsim bana hoş gösterdi." demişti.
Dedi ki, "Onların görmediğini gördüm, elçinin öğretisinden bir kısmını alıp attım. Böyle uygun gördüm."
Samiri: "Ben, onların anlamadıkları şeyi anladım. Resulün öğretisinden az bir şey almıştım işte onu bıraktım. Bunu, bana nefsim hoş gösterdi." dedi.
Samiri dedi ki "Ben onların göremediklerini görmüş, senin yoluna sıkı sıkıya bağlanmıştım. Ama onu daha sonra hayatımdan çıkardım; hepsi bu. Canım böyle istedi."
"Onların görmediklerini gördüm. Elçinin izinden bir tutam alarak attım. Böylesi, benliğime daha güzel göründü!"
O dedi ki: "Ben (bu) işe onların bakmadıkları bir gözle baktım; bu nedenle de Elçi'nin (İnanç sisteminden) etkili bir parçayı çekip aldım ve kaldırıp attım: zira güdülerim beni böyle yapmaya sevk etti."
Samiri dedi: "Onların görmediklerini gördüm. Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Nefsim bana böylesini hoş gösterdi."
Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."
Samiri: "Ben onların görmediklerini gördüm de Resülün izinden bir avuç toprak avuçlayıp attım, nefsim bana böyle hoş gösterdi." dedi.
"Ben onların göremediği bir şeyi gördüm; ve bu yüzden, Elçi'nin öğretilerinden bir tutam aldım ve onu fırlatıp attım; içimde bir şey böyle (yapmaya) itti beni."
Samiri, şöyle dedi: "Ben onların görmediği şeyi gördüm. Elçinin izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Böyle yapmayı bana nefsim güzel gösterdi."
ben dedi, onların görmediklerini gördüm de Resulün izinden bir avuç avuçladım da onu attım, ve bana nefsim böyle hoş gösterdi
(Samiri): "Ben dedi, onların görmediklerini gördüm. Elçinin eserinden bir avuç aldım da attım; nefsim bana böyle (yapmayı) hoş gösterdi."
Dedi ki: "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."
O da (şöyle) dedi: — "Ben onların görmediklerini gördüm. Binaen'aleyh o peygamberin izinden bir avuç (toprak) alıb onu (erimiş hulliyyatın içine) atdım. Bunu bana nefsim hoş gösterdi böyle".
O da: Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Ve bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim bana bunu hoş gösterdi, dedi.
O da: -Onların görmedikleri bir şey gördüm ve elçinin izinden bir avuç avuçladım ve onu attım. İşte nefsim bunu bana hoş gösterdi. dedi.
"Ben," dedi, onların görmedikleri bir şeyi gördüm. O resul'ün izinden bir avuç toprak alıp onu potanın içine attım. İşte böylece nefsim böyle yapmayı bana hoş gösterdi."
(Samiri) dedi ki: "Onların algılayamadıklarını ben fark ettim! Rasulün eserinden (bildirdiği B sırrı kuvvesini kullanarak) birazcık aldım da onu (altınların eridiği karışıma) attım.. . İşte böylece nefsim, (hakikatimden gelen kuvveyi) açığa çıkarmaya teşvik etti. "
Dedi ki, 'Onların görmediğini gördüm, elçinin öğretisinden bir kısmını alıp attım. Böyle uygun gördüm.'
Samiri: "Ben, onların anlamadıkları şeyi anladım. Rasulün izinden bir avuç avuçladım ve sonra da onu attım. Bunu, bana nefsim hoş gösterdi." dedi.
He said: "I noticed what they did not notice, so I took a handful from where the messenger was standing, and I cast it in. This is what my soul inspired me to do."
Said he: “I saw what they saw not; so I took a handful from the track of the Messenger, and did throw it; and thus my soul enticed me.”
He said, ‘I saw what they did not see. So I gathered up a handful from the Messenger’s footprints and threw it in. That is what my inner self urged me to do.’
He said, "I saw what they could not see. I grabbed a fistful (of dust) from the place where the messenger stood, and used it (to mix into the golden calf). This is what my mind inspired me to do."
He said: "I noticed what they did not notice, so I took a handful from where the messenger was standing, and I cast it in. This is what my soul inspired me to do."
He said, "I noticed what they did not notice, so I took a portion from the teaching of the messenger, and I cast it away. This is what my person inspired me to do."