Hem de susuz kalmış develerin içişi gibi içeceksiniz.
- Onun üzerine kaynar sudan içeceksiniz. Onu susuz develerin içişi gibi içeceksiniz. İşte, yargı günü onların ziyafeti böyle olacaktır.
(54, 55) Üzerine (bir) de susamış develer(in su içişi) gibi insanın içine işleyen kaynar sudan içeceksiniz.
"Susamış devenin içişi gibi içeceksiniz."
Hem de susuz kalmış develerin içişi gibi içeceksiniz.
Susuzluktan yanıp kavrulmuş kimseler gibi içeceksiniz.
Öyle ki, içtikçe susayan develerin içtiği gibi içeceksiniz.
hummalı develerin kanma bilmeyen içişi gibi..."
Susuzluktan çıkmış develerin içişi gibi içecekler.
Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz.
susuzluk illetine tutulmuş kanmak bilmeyen develerin içişi gibi içersiniz.
doymak bilmez susuz develerin içişi gibi içeceksiniz!"
Kanmak bilmez susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
İçersiniz hüyam ılletine tutulmuş kanmak bilmez develer gibi
Susuzluk hastalığına tutulmuş develerin içişi gibi içeceklerdir!
Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz.
(O suretle ki) susamış develerin içişi gibi içeceklersiniz.
Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
Susamış develerin içişi gibi içeceksiniz!
Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi saldırarak içeceksiniz.
Hastalığı dolayısıyla suya doymak bilmeyen develer gibi içeceksiniz onu.
'Susamış devenin içişi gibi içeceksiniz.'
Hem de susuz kalmış develerin içişi gibi içeceksiniz.
"So you will drink like thirsty camels!"
And drink as the thirst-wracked camels drink.
slurping like thirst-crazed camels.
"Then adding drinks of sand."
"So you will drink like diseased camels!"
"So you will drink like thirsty camels!"