Haberci geldiği zaman, onu yüzüne koyunca gözü hemen görmeye başladı. "Ben size demedim mi, ben Allah'tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim." dedi.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | felemma | zaman | |
2 | en | ||
3 | ca'e | geldiği | جيا |
4 | l-beşiru | müjdeci | بشر |
5 | elkahu | koyunca | لقي |
6 | ala | üzerine | |
7 | vechihi | yüzü | وجه |
8 | fertedde | derhal | ردد |
9 | besiran | görür oldu | بصر |
10 | kale | dedi ki | قول |
11 | elem | ||
12 | ekul | demedim mi? | قول |
13 | lekum | size | |
14 | inni | elbett ben | |
15 | ea'lemu | bilirim | علم |
16 | mine | -tan | |
17 | llahi | Allah- | |
18 | ma | şeyleri | |
19 | la | ||
20 | tea'lemune | sizin bilmediğiniz | علم |
Müjdeci gelince, gömleği onun yüzüne koyar koymaz, Yakub görür oldu. Bunun üzerine Ya'kub,"Ben size Allah tarafından vahiy ile sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim, demedim mi?" dedi.
Müjdeci gelince, gömleği yüzüne koyar koymaz (Yakup) görür olmuştu. "Ben size ‘Allah tarafından (Vahiy ile) sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim' dememiş miydim!" demişti.
Müjdeci gelip de onu yüzüne atınca, tekrar görmeye başladı ve şöyle dedi: "ALLAH'tan sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum dememiş miydim?"
Haberci geldiği zaman, onu yüzüne koyunca gözü hemen görmeye başladı. "Ben size demedim mi, ben Allah'tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim." dedi.
Müjdeci gelip gömleği yüzünün üstüne bırakınca Yakup tekrar görmeye başladı. "Size dememiş miydim sizin bilmediğiniz bir şeyi ben, Allah'ın bildirmesiyle biliyorum, diye?"
Muştulayıcı gelip, Onun yüzüne sürünce gözleri açıldı. Dedi ki: "Aslında, sizin bilmediklerinizi, Allah'ın yardımı sayesinde bildiğimi söylemedim mi?"
Nihayet müjdeci ulaşıp da o (gömleği) yüzüne sürünce, derhal gözleri ışığa yeniden kavuştu; "Ben size dememiş miydim' dedi, 'herhalde ben Allah sayesinde sizin bilmediklerinizi biliyorum' diye?"
Müjdeci gelip gömleği yüzünün üstüne bırakınca, gözü derhal görür hale geldi. Yakub: "Ben size demedim mi? Allah'ın izniyle sizin bilmediklerinizi bilirim." diye konuştu.
Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?"
Fakat ne zaman ki gerçekten müjdeci geldi, gömleği yüzüne bıraktı, gözü açılıverdi. "Ben size demedim mi, ben Allah tarafından sizin bilmeyeceklerinizi bilirim ?" dedi.
Fakat ne zaman ki müjdeci çıkagelip (Yusuf'un gömleğini) o'nun yüzüne sürdü ve o'nun gözleri ışığına kavuştu, "Ben size, 'ben Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum' dememiş miydim?" diye haykırdı.
Müjdeci gelip gömleği Yakub'un yüzüne koyunca gözleri açılıverdi. Yakub, "Ben size, Allah tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim demedim mi?" dedi.
Fakat vakta ki hakıkaten müjdeci geldi gömleği yüzüne bıraktı gözü açılıverdi, ben size, dedi: Allahdan sizin bilemeyeceklerinizi bilirim demedim mi?
Müjdeci gelip de (Yusuf'un gömleği)ni (Ya'kub'un) yüzüne koyunca, derhal (gözü açıldı), görür oldu: "Size demedim mi ben, Allah'tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim?" dedi.
Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi Tanrı'dan gerçekten biliyorum demedim mi?"
Fakat müjdeci gelib de onu (Ya'kubun) yüzüne koyduğu, o da derhal (yeni başdan) görür bir haale geldiği zaman dedi ki: "Ben size bilmeyeceğiniz şeyleri Allahdan muhakkak biliyorum demedim mi"?
Fakat müjdeci gelip de onu yüzüne sürünce; derhal gördü ve dedi ki: Ben, size Allah katından sizin bilmeyeceğinizi biliyorum, dememiş miydim?
Müjdeci gelip, gömleği Yakub'un yüzüne atınca, hemen gözleri açıldı. Bunun üzerine: -Ben size, Allah tarafından sizin bilmediğinizi biliyorum dememiş miydim? dedi.
Müjdeci gelip de gömleği Yakub'un yüzüne sürünce gözleri açıldı ve:"Ben sizin bilmediklerinizi Allah tarafından vahiy yolu ile bilirim dememiş miydim?" dedi.
Nihayet müjdeci geldiğinde, gömleği Yakup'un önüne koydular, (Yakup) hemen gerçeği gördü! (Yakup) dedi ki: "Size dememiş miydim, muhakkak ki ben Allah hakkında sizin bilmediklerinizi bilirim. "
Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne atınca, tekrar görmeye başladı ve şöyle dedi: 'ALLAH'tan sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum dememiş miydim?'
Müjdeci geldiği zaman, onu yüzüne koyunca gözü hemen görmeye başladı. "Ben size demedim mi, ben Allah'tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim." dedi.
Then, when the bearer of good news came, he cast it over his face and he returned clear with sight. He said: "Did I not tell you that I know from God what you do not know"
Then when the bearer of glad tidings came he cast it upon his face, and he could see again. He said: “Said I not to you that I know from God what you know not?”
But when the bringer of the good news came, he cast it on his face and sight returned. He said, ‘Did I not say to you before, I know things from Allah you do not know?’
When the bearer of good news arrived, he threw (the shirt) on his face, whereupon his vision was restored. He said, "Did I not tell you that I knew from GOD what you did not know?"
Then, when the bearer of good news came, he cast it over his face and he regained sight. He said: "Did I not tell you that I know from God what you do not know?"
Then, when the bearer of good news came, he cast it over his face and his sight was restored. He said, "Did I not tell you that I know from God what you do not know?"