İbrahim: "O halde ey elçiler! Sizin geliş amacınız nedir? dedi.
İbrahim, "Ey elçiler! Sizin göreviniz nedir?" dedi.
(İbrahim:) "Ey elçiler (melekler)! (Başka) ne işiniz var?" diye sormuştu.
(İbrahim:) "Ey elçiler asıl göreviniz nedir?" dedi.
İbrahim: "O halde ey elçiler! Sizin geliş amacınız nedir? dedi.
İbrahim: "Elçiler! Asıl göreviniz nedir?" diye sordu.
Dedi ki: "Asal göreviniz nedir; ey elçiler?"
(İbrahim): "Peki ey Elçiler!" dedi, "Nedir bu olağandışı ziyaretinizin (gerçek) sebebi?"
İbrahim sordu: "Amacınız ne, ey elçiler?"
(İbrahim) dedi ki: "Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?"
İbrahim: "O halde asıl göreviniz nedir ey elçiler?" dedi.
(İbrahim,) "Peki" dedi, "(başka) ne görüyorsunuz, ey (semavi) elçiler?"
İbrahim, onlara: "O halde asıl işiniz nedir ey elçiler?" dedi.
İbrahim, o halde asıl me'muriyyetiniz nedir? ey mürselun, dedi
(İbrahim): "O halde göreviniz nedir ey elçiler?" dedi.
(İbrahim) dedi ki: "Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?"
(İbrahim) "Ey gönderilmiş (melekler) sizin haal-ü şanınız nedir?" dedi.
Ey elçiler, işiniz nedir? dedi.
-Sizin asıl göreviniz nedir, ey elçiler? dedi.
İbrahim: "Peki sizin gelişinizin asıl sebebini öğrenebilir miyim ey değerli elçiler?" dedi.
(İbrahim): "Ey irsal olunanlar.. . (Esas) işiniz (amacınız) nedir?" dedi.
(İbrahim:) 'Ey elçiler asıl göreviniz nedir?' dedi.
İbrahim: "O halde ey elçiler! Sizin geliş amacınız nedir? dedi.
He said: "What is your undertaking, O messengers"
He said: “Then what is your business, O emissaries?”
He inquired, ‘What, then, is your business, messengers?’
He said, "What are you up to, O messengers?"
He said: "What is your undertaking, O messengers?"
He said, "What is your undertaking, O messengers?"