Onların, O'nun yanı sıra dua ettikleri kimseler şefaate güç yetiremezler. Bunu ancak gerçeğe tanıklık edenler kavrar.
Allah'tan başka yalvardıklarının, şefaat etmeye güçleri yoktur. Ancak bilerek gerçeğe tanıklık edenler hariç.
O'nun peşi sıra yalvardıkları varlıklar, şefaat (yetkisine) sahip olamazlar. Ancak bilerek gerçeğe şahitlik eden (melek)ler hariç!
Onların O'nun dışında çağırdıkları şefaat edemezler. Ancak bilerek gerçeğe tanıklık edenler hariç.
Onların, O'nun yanı sıra dua ettikleri kimseler şefaate güç yetiremezler. Bunu ancak gerçeğe tanıklık edenler kavrar.
Allah ile aralarına koyduklarını yardıma çağıranlar, şefaatten yararlanamazlar; oysa bilerek doğruya şahitlik edenler öyle değildir.
Gerçek için bilerek tanıklık edenler başkadır. O'ndan başka bir de ayrıca yakarışlarda bulundukları, hiç kimseye ara buluculuk yapamazlar.
O'ndan başka, yalvarıp yakardıkları varlıklar (yaşarken) hakikate şahitlik yapmış ve (Allah'ın eşsiz ve benzersiz) olduğunu bilenler dışında (Hesap Günü) hiç kimseye şefaat edecek güce sahip değiller.
O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler.
O'nun dışında taptıkları şefaatte bulunmaya malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka.
O'ndan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler; ancak bilerek gerçeğe şahitlik eden kimseler başka !
Bazılarının Allah'tan başka sığınıp yalvardıkları bu (varlık)lar, (hayatlarında) hakikate şahitlik yapmış ve (Allah'ın tek ve benzersiz olduğunun) farkına varmış olanlar dışında (Hesap Günü) hiç kimseye şefaat etme gücüne sahip değiller.
O'nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler şefaat edebilirler.
Ondan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler ancak bilerek hakka şehadet eden kimseler müstesna
O'ndan başka (tanrı diye) yalvardıkları şeyler şefa'at (yetkisin)e sahip değillerdir. Ancak bilerek hakka şahidlik edenler (bildiklerini doğru anlatanlar) bunun dışındadır.
O'nun dışında taptıkları şefaatte bulunmaya malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka.
Allahı bırakıb da tapar oldukları (putlar hiçbir kimseye) şefaat etmek (salahiyyetine) malik değildir. Hakka, bizzat (kalbleriyle) bilerek şehadet edenler müstesna.
O'ndan başka tapındıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hak ile şehadet edenler bunun dışındadır ve onlar bilirler.
Bilerek hakka şahitlik edenler dışında, Allah'tan başka dua ettiklerinin, şefaat güçleri yoktur.
Müşriklerin O'ndan başka yalvardıkları sahte tanrıların şefaat yetkileri yoktur. Ancak bilerek hak ve gerçeğe şahitlik edenler bunu yapabileceklerdir.
O'nun dununda olarak yöneldikleri şefaate sahip olamazlar; ancak bilerek Hak olarak şahit olanlar müstesna!
Onların O'nun dışında çağırdıkları şefaat edemezler. Ancak bilerek gerçeğe tanıklık edenler hariç
Onların, O'ndan başka dua ettikleri kimseler şefaate güç yetiremezler. Bunu ancak gerçeğe tanıklık edenler kavrar.
And those whom they call on beside Him do not possess any intercession; except those who bear witness to the truth, and they fully know.
And those to whom they call, besides Him, possess no intercession save whoso bore witness to the truth, and they know.
Those you call upon apart from Him possess no power of intercession – only those who bore witness to the truth and have full knowledge.
None of those whom they idolize beside Him possess any power to intercede, unless their intercession coincides with the truth, and they fully know.
And those whom they call on besides Him do not possess any intercession; except those who bear witness to the truth, and they fully know.
Those whom they call on beside Him do not possess any intercession; except those who bear witness to the truth, and they fully know.