"İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları ne sen ne de halkın daha önce bilmiyordunuz. O halde sabret. Sonuç, takva sahiplerinindir."
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | tilke | bunlar | |
2 | min | ||
3 | enba'i | haberlerindendir | نبا |
4 | l-gaybi | gayb | غيب |
5 | nuhiha | vahyettiğimiz | وحي |
6 | ileyke | sana | |
7 | ma | değildin | |
8 | kunte | sen | كون |
9 | tea'lemuha | onu biliyor | علم |
10 | ente | (ne) sen | |
11 | ve la | ve ne de | |
12 | kavmuke | senin kavmin | قوم |
13 | min | ||
14 | kabli | önce | قبل |
15 | haza | bundan | |
16 | fesbir | sabret | صبر |
17 | inne | şüphesiz | |
18 | l-aakibete | sonuç | عقب |
19 | lilmuttekine | takva sahiplerinindir | وقي |
"Ey Muhammed! İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin. O halde sabret! Çünkü iyi sonuç, sakınanlarındır."
İşte şu(nlar), sana vahyettiğimiz gayb (bilinemeyen) haberlerindendir.* Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin. Sabret! Şüphesiz ki (mutlu) son, muttakîler (duyarlı olanlar) içindir.
Bunlar, sana vahiy ettiğimiz metafizik haberleridir. Ne sen, ne de senin halkın bundan önce onları bilmezdi. Sabret. Sonuç, erdemlilerindir.*
"İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları ne sen ne de halkın daha önce bilmiyordunuz. O halde sabret. Sonuç, takva sahiplerinindir."
İşte bu, gizli kalmış bilgilerdendir; sana vahiy yoluyla bildiriyoruz. Daha önce bunları ne sen bilirdin, ne de halkın. Öyleyse, sen de sıkıntılara katlan (sabret). Mutlu son, Allah'tan çekinerek kendini koruyanlar* içindir."
İşte bunlar, sana bildirdiğimiz gizli gerçeklerin haberlerindendir. Sen ve toplumun, şimdiye değin bunları bilmiyordunuz. Artık, dirençli ol. Sonuç, kesinlikle sorumluluk bilinci taşıyanlarındır.*
Bunlar sana bildirdiğimiz gaybi haberlerdendir; bunları ne sen ne de toplumun daha önce biliyor değildiniz. Şu halde sabret! Unutma ki mutlu son, Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olanlarındır.
İşte bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları sen de bilmiyordun, toplumun da... Artık sabırlı ol! Sonuç, takvaya sarılanlarındır.
Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.
İşte bunlar, sana vahyile bildirdiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen bilirdin, ne de kavmin. O halde sabret, iyi sonuç Allah'tan korkanlarındır.
Bütün bunlar (ey Muhammed,) sana vahyettiğimiz bilinmedik haberlerdendir ki onları ne sen ne de soydaşların bundan önce (bu haliyle ve tam olarak) bilmiyordunuz. Öyleyse, sen de artık (Nuh gibi) sabırlı ol. Çünkü, unutma ki, gelecek, mutlaka, Allah'a karşı sorumluluk bilincine sahip olanlardan yana olacaktır!
İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun, ne de kavmin. O halde sabret. Çünkü (iyi) sonuç, Allah'a karşı gelmekten sakınanların olacaktır.
İşte bunlar gayb haberlerinden, sana bunları vahyile bildiriyoruz, bundan evvel onları ne sen bilirdin ne kavmin, böyle, o halde sabret, her halde akıbet müttekılerindir.
(Ey Muhammed), bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Ne sen, ne de kavmin, daha önce bunları bilmiyordunuz. O halde sabret, sonuç korunanlarındır.
Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir.
Bunlar gayb haberlerindendir ki sana onları vahyediyoruz. Onları bundan evvel ne sen biliyordun, ne kavmin. O halde (Habibim) sen de (Nuh gibi her cefaye) katlan. Akıbet hiç şübhesiz takvaaye erenlerindir.
İşte bunlar, gayb haberlerindendir ki sana vahyediyoruz. Ne sen, ne de kavmin daha önce bunları bilemezdiniz. Öyleyse sabret, çünkü akıbet müttakilerindir.
İşte bunlar, sana vahyettiğimiz bilinmeyen haberlerdir. Bundan önce ne sen ne de kavmin onu bilmiyordunuz. O halde, sabret, sonuç muttakilerindir.
İşte bunlar gayb olan birtakım haberlerdir. Onları sana Biz vahyediyoruz. Halbuki bu vahiyden önce onları ne sen, ne de milletin bilmezdiniz. Öyleyse onların red ve inkarlarına karşı sabret, dişini sık ve şüphen olmasın ki hayırlı akıbet müttakilerindir (Sonunda kazananlar, Allah'ı sayıp O'nun emirlerini çiğnemekten sakınanlar olacaktır).
İşte bunlar Gayb haberlerindendir! Bunları sana vahyediyoruz.. . Bundan önce ne sen bunları biliyordun ne de halkın. . . O halde sabret. . . Muhakkak ki gelecek korunanlarındır.
Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberleridir. Ne sen, ne de senin halkın bundan önce onları bilmezdi. Sabret. Sonuç, erdemlilerindir.
İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb* haberlerindendir. Bunları ne sen ne de halkın daha önce bilmiyordunuz. O halde sabret. Sonuç, takva sahiplerinindir."
This is from the news of the unseen that We inspire to you. Neither did you nor your people know this, so be patient. The ending is always in favour of the righteous.
That is from the reports of the Unseen that We reveal to thee; thou knewest it not, neither thou, nor thy people before this. So be thou patient; the final outcome is for those of prudent fear.
That is some of the news of the Unseen which We reveal to you. Neither you nor your people knew it before this time. So be steadfast. The best end result is for those who have taqwa.
This is news from the past that we reveal to you. You had no knowledge about them - neither you, nor your people - before this. Therefore, be patient. The ultimate victory belongs to the righteous.
This is from the news of the unseen that We inspire to you. Neither did you nor your people know this, so be patient; the ending will be for the righteous.
This is from the news of the unseen that We inspire to you. Neither did you nor your people know this, so be patient. The ending is always in favor of the righteous.