"Yusuf! Bundan kimseye söz etme. Sen de suçundan dolayı bağışlanma dile. Yanlış yapan sensin!" dedi.
"Ey Yusuf! Sen bunları söylemekten vazgeç! Ey kadın! Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkarlardan oldun."
(Aziz şöyle demişti): "Yusuf! Sen bundan (bu işi sürdürmekten) vazgeç! (Ey Züleyha)! Sen de günahından dolayı bağışlanma dile! Şüphesiz ki sen günahkârlardan oldun."
"Yusuf, sen bu olayı unut. Sen de (ey kadınım) günahından dolayı bağışlanma dile. Sen hata işledin."
"Yusuf!* Bundan kimseye söz etme. Sen* de suçundan dolayı bağışlanma dile. Yanlış yapan sensin!" dedi.
Yusuf, bu işin peşini bırak! Kadın, sen de günahının bağışlanmasını iste. Çünkü sen suçlulardan biri oldun."
"Yusuf, sen bunu unut!" "Sen de suçun için bağışlanma dile. Kuşkusuz, suçlulara katıldın!"
(Ey) Yusuf, sen bu olayı yaşamadın say! Ve sen (ey) kadın, kabahatinden dolayı özür dile! Çünkü (şu hal) senin suçunun sabit olduğunu gösteriyor.
"Yusuf, sakın bundan bahsetme. Kadın, sen de günahının affını dile. Sen, gerçekten günahkarlardan oldun."
"Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkarlardan oldun."
Yusuf, sakın bundan söz etme; sen de kadın, günahının bağışlanmasını dile; sen gerçekten büyük günahkarlardan oldun!" dedi.
Yusuf! Sen bu olayın üstünde durma! Ve (kadın!) sen de işlediğin günahtan ötürü bağışlanma dile, çünkü sen gerçekten hatası (büyük) olan birisin!"
"Ey Yusuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. (Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin."
Yusüf, sakın bundan bahsetme, sen de kadın, günahına istiğfar et, cidden sen büyük günahkarlardan oldun
"Yusuf, sen bundan vazgeç (bunu kimseye söyleme), (ey kadın), sen de günahının bağışlanmasını dile! Çünkü sen, günahkarlardan oldun!"
"Yusuf sen bundan yüz çevir. Sen de (kadın) günahın dolayısıyla bağışlanma dile. Doğrusu sen günahkarlardan oldun."
"Yuusuf, sen bundan (bu mes'eleyi söylemekden) vazgeç. (Ey kadın) sen de günahına istiğfar et. Çünkü sen cidden günahkarlardan oldun".
Yusuf; sen bundan vazgeç. Ey kadın; sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen, gerçekten suçlulardan oldun.
Yusuf sen bunu unut, kadın sen de günahına tevbe et, çünkü sen hata işleyenlerdensin.
(28-29) Gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce (kocası, eşine:) "Anlaşıldı!" dedi. "Bu, siz kadınların oyunlarınızdan biri! Gerçekten sizin fendiniz pek müthiştir! Yusuf! Sakın bunu kimseye söyleme! Kadın! Sen de günahından dolayı af dile, çünkü sen günaha girenlerden oldun."
"Yusuf.. . Yüz çevir bundan (bu olanları unut). . . (Kadın!) sen de suçun için bağışlanma dile. . . Muhakkak ki sen büyük bir yanlış yaptın. "
'Yusuf, sen bu olayı unut. Sen de (ey kadınım) günahından dolayı bağışlanma dile. Sen hata işledin.'
"Yusuf! Bundan kimseye söz etme. Sen de suçundan dolayı bağışlanma dile. Hatalı olan sensin!" dedi.
"Joseph, turn away from this. And you woman, seek forgiveness for your sin; you were of the wrongdoers."
“Joseph: disregard thou this; and wife: ask thou forgiveness for thy transgression; thou art of the offenders.”
Yusuf, ignore all this, and you, my wife, should ask forgiveness for your evil act. There is no doubt that you are in the wrong.’
"Joseph, disregard this incident. As for you (my wife), you should seek forgiveness for your sin. You have committed an error."
"Joseph, turn away from this. And you woman, seek forgiveness for your sin; you were of the wrongdoers."
"Joseph, turn away from this. You woman, seek forgiveness for your sin; you were of the wrongdoers."