Firavun: "Öyleyse ilk nesillerin durumu ne olacak?" dedi.
Firavun, "Öyleyse önceki nesillerin durumu nedir?" dedi.
(Firavun) "(Peki) önceki nesillerin hali ne olacak?" diye sormuştu.
"Peki geçmiş nesillerin hali ne olacak?" dedi.*
Firavun: "Öyleyse ilk nesillerin durumu ne olacak?" dedi.
(Firavun:) "Öyleyse şimdiye kadar gelip geçenlerin (eskilerin) durumu ne olacak?"
"Öyleyse önceki kuşakların durumu ne olacak?" dedi.*
(Firavun): "İyi ama" dedi, "ya önceki kuşakların durumu ne olacak?"
Dedi: "Peki, ilk nesillerin hali ne olacak?"
(Firavun) Dedi ki: "İlk çağlardaki nesillerin durumu nedir öyleyse?"
Firavun: "Ya, öyle ise, önceki milletlerin durumu nedir?" dedi.
(Firavun:) "Peki" dedi, "ya önceki kuşakların durumu ne oldu?"
Firavun, "Ya geçmiş nesillerin hali ne olacak?" dedi.
Dedi: ya öyle ise kurun-ı ula'nın hali ne?
(Fir'avn): "Peki ya ilk nesillerin hali ne olacak?" dedi.
(Firavun) Dedi ki: "İlk çağlardaki nesillerin durumu nedir öyleyse?"
(Fir'avn) dedi: "Öyleyse evvelki (geçmiş) asırlar (halkın) ın haali nedir"?
Öyle ise önceki nesillerin durumu nedir? dedi.
-Önceki nesillerin durumu ne olacak? dedi.
Firavun dedi ki: "Peki o zaman, önceki nesillerin durum ve akıbeti ne olur?"
(Firavun) sordu: "Peki ya eski nesillerin hali nice olur (çünkü görmediler)?"
'Peki geçmiş nesillerin hali ne olacak,' dedi.
Firavun: "Öyleyse öncekilerin durumu ne olacak?" dedi.
He said: "What then has happened to the previous generations"
Said he: “And what is the case of the former generations?”
He said, ‘What about the previous generations?’
He said, "What about the past generations?"
He said: "What then has happened to the previous generations?"
He said, "What then has happened to the previous generations?