Hani Davud ve Süleyman, halkın koyunlarının yayıldıkları ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz, onların hükümlerine tanıktık.
Davud ve Süleyman'ı da hatırla! Bir zaman bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı. Bir grup insanın koyun sürüsü, geceleyin başıboş bir durumda bu ekinin içine dağılıp ziyan vermişti. Biz onların hükmünü görüp bilmekte idik.
Davud'u ve Süleyman'ı da (an)! Hani içinde halkın koyunlarının yayıldığı bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı. Biz onların hükmüne şahittik.*
Davut ve Süleyman da... Bir defasında, halkın koyunlarının yayıldığı birilerinin ekini hakkında hüküm veriyorlardı. Biz onların kararına tanık olduk.
Hani Davud ve Süleyman, halkın koyunlarının yayıldıkları ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz, onların hükümlerine tanıktık.
Davut ile Süleyman da bir gün bir ekin tarlası ile ilgili karar veriyorlardı. Bir topluluğun davarları orada yayılmışlardı. Biz de onların kararlarının şahidi idik.
Davut ve Süleyman, bir toplumun koyunlarının girip otladığı ekinlik hakkında yargı veriyorlardı. Onların bu yargılarına, Biz de tanık olduk.
Davud ve Süleyman'ı da (gündeme taşı)! Hani o ikisi, bir topluluğa ait çobansız ve dağınık koyun sürüsünün gece yayıldığı tarla konusunda karar vereceklerdi; ve Biz de onların kararına şahit idik;
Ve Davud ile Süleyman... Hani, halkın davarının yayıldığı ekinler hakkında hüküm veriyorlardı da biz hükümlerine tanıklar olmuştuk.
Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahid idik.
Davud ile Süleyman'ı da. Hani ikisi de ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Hani bir kavmin davarları ekin içinde geceleyin yayılmıştı; Biz de hükümlerine şahittik.
Ve Davud ile Süleyman(ı da an): Hani bu ikisi, bir topluluğa ait koyun sürüsünün geceleyin girip otladığı bir ekin hakkında hüküm vereceklerdi ve Biz de o'nların bu hükümlerine tanık idik;
Davud ile Süleyman'ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyunları o ekine girmişti. Biz de hükümlerine şahit olmuştuk.
Davud ile Süleymanı da, o vakit ki ikisi de hars hakkında huküm veriyorlardı, o vakıt ki ekinde geceleyin kavmin davarı yayılmıştı, biz de hukümlerine şahid idik
Davud ile Süleyman'ı da (an); hani onlar, toplumun davarının yayıldığı bir ekin hakkında hükmediyorlardı, biz de onların hükümlerine tanık idik.
Davud ve Süleyman da; hani kavmin hayvanlarının içine girip yayıldığı ekin tarlaları konusunda hüküm yürütüyorlardı. Biz onların hükmüne şahid idik.
Davudu ve Süleymanı da (hatırla). Hani onlar ekin (yahud bağ mes'elesi) hakkında hüküm veriyorlardı. Hani kavmin davarı (geceleyin çobansız olarak ekinin, yahud bağın) içinde yayılmış (zarar yapmış) di. Onların (verdikleri) hükmün biz şahidleri idik.
Davud ve Süleyman'a da. Hani kavmin koyunlarının yayıldığı bir ekin hakkında hüküm veriyorlarken; Biz, onların hükmüne şahidlerdik.
Davud ve Süleyman'ı da hatırla.. Hani onlar, bir grup insanın koyun sürüsünün içine girip yayıldığı ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz, onların verdiği hükme de şahittik.
Davud ile Süleyman'ı da... Hani bir defasında onlar bir ekin konusunda hüküm veriyorlardı. Şöyle ki: Geceleyin bir grup insanın koyun sürüsü ekin tarlasına yayılmış, zarar vermişti. Biz de onların bu hükümlerine tanık oluyorduk.
Davud ile Süleyman'ı da (an).. . Hani o ikisi, o ekin hakkında hüküm veriyorlardı. . . Hani bir topluluğun koyunları (geceleyin) ekinin içinde (onları yemek için) yayılmıştı. . . Biz onların hükümlerinin şahitleriydik.
Davut ve Süleyman da... Bir defasında, halkın koyunlarının yayıldığı birilerinin ekini hakkında hüküm veriyorlardı. Biz onların kararına tanık olduk.
Hani Davud ve Süleyman, halkın koyunlarının, içinde yayıldıkları ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz, onların hükümlerine tanıktık.
And David and Solomon, when they gave judgment in the case of the crop that was damaged by the sheep of the people, and We were witness to their judgment.
And David and Solomon: when they passed judgment concerning the tilth, when the sheep of the people had strayed and pastured therein; and We were witnesses to their judgment.
And Dawud and Sulayman when they gave judgement about the field, when the people’s sheep strayed into it at night. We were Witness to their judgement.
And David and Solomon, when they once ruled with regard to someone's crop that was destroyed by another's sheep, we witnessed their judgment.
AndDavid and Solomon, when they gave judgment in the case of the crop that was damaged by the sheep of the people, and We were witness to their judgment.
And David and Solomon, when they gave judgment in the case of the crop that was damaged by the sheep of the people, and We were witness to their judgment.