De ki: "Size yapılan uyarının bir zamanı vardır. Ondan, bir saat bile geri de kalmazsınız ileri de geçemezsiniz."
De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır. Onu ne bir saat geciktirebilirsiniz, ne de öne alabilirsiniz.
De ki: "Size öyle bir gün vadedilmiştir ki ondan ne bir saat (bir an) geri kalabilir, ne de ileri geçebilirsiniz."
De ki: "Size bir an gecikmeyecek, bir an da erken gelmeyecek belirlenmiş bir gününüz vardır."
De ki: "Size yapılan uyarının bir zamanı vardır. Ondan, bir saat bile geri de kalmazsınız ileri de geçemezsiniz."
De ki: "Size söz verilen bir gün var. Onun ne bir saat ertelenmesini ne de öne alınmasını isteyebilirsiniz."
De ki: "Sizin için, belirlenmiş bir gün vardır. Ne bir saat geri kalabilirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz!"
De ki: "Sizin için bir gün tesbit edilmiştir: (o gün geldiğinde) ne onu bir an erteleyebilir, ne de atlatabilirsiniz".
De ki: "Size bir gün vaat edilmiştir; ondan ne bir saat geri kalabirsiniz ne de ileri geçebilirsiniz."
De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz."
De ki: "Size va'd edilen bir gündür ki; ondan bir saat geri de kalamazsınız, ileri de geçemezsiniz."
De ki: "Sizin için belli bir gün tayin edilmiştir, ondan tek bir an ne geri kalabilirsiniz, ne de onu geçebilirsiniz".
De ki: "Sizin için belirlenen bir gün vardır ki, ondan ne bir saat geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz."
De ki: size bir gün miadı ki ondan bir saat geri de kalamazsınız, ileri de geçemezsiniz
De ki: "Sizin için belirtilmiş bir gün vardır. Ondan ne bir sa'at geri kalırsınız, ne de ileri geçebilirsiniz."
De ki: "Sizin için belirlenmiş bir gün vardır ki, ondan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de (bir an) öne alınabilirsiniz."
De ki: "Size va'd olunan, öyle bir gündür ki siz ondan bir saat geri de kalamazsınız, (onun) berisine de geçemezsiniz".
De ki: Sizin için bir günün miadı vardır. Ondan bir an ne geri kalabilirsiniz, ne de öne geçebilirsiniz.
De ki: -Size verilen sözün bir günü vardır. Ondan bir saat geri de bırakılmazsınız, zamanı öne de alamazsınız.
(29-30) Bir de: "Eğer doğru söylüyorsanız vad ettiğiniz kıyamet ne zaman gerçekleşecek?" derler. De ki: "Sizinle öyle bir buluşma günümüz var ki ondan ne bir saat ileri geçebilirsiniz, ne de bir saat geri kalabilirsiniz.!"
De ki: "Sizin için tespit edilmiş bir süreç vardır ki, onu ne erteleyebilirsiniz ne de öne alabilirsiniz. "
De ki, 'Size bir saat gecikmeyecek, bir saat de erken gelmeyecek belirlenmiş bir gününüz vardır.'
De ki: "Size yapılan uyarının bir zamanı vardır. Ondan, bir saat bile geri de kalmazsınız ileri de geçemezsiniz."
Say: "You have an appointed day, which you cannot delay by one hour, nor advance. "
Say thou: “You have the appointment of a day you cannot defer an hour, nor can you advance.”
Say: ‘You have a promised appointment on a Day which you cannot delay or advance a single hour. ’
Say, "You have a specific time, on a specific day, that you cannot delay by one hour, nor advance."
Say: "You have an appointed day, which you cannot delay by one hour, nor advance."
Say, "You have an appointed day, which you cannot delay by one moment, nor advance."