O ki, bizi lütfundan kalınacak bir yurda yerleştirdi. Orada bize bir yorgunluk dokunmayacak ve orada bize bir usanç gelmeyecek.
"Yine O, bizi kendi lütfuyla, süreli nimet yurduna indirdi. Orada bize ne bir yorgunluk, ne de bitkinlik gelecektir."
(34, 35) (Cennette şöyle) diyeceklerdir: "Hamd (övgü), bizden kaygıyı gideren Allah'adır! İçinde bize hiçbir yorgunluk ve bıkkınlık ulaşmayacak olan,* cömertliğinin sonucu olarak bizi ebedî kalınacak cennet yurduna yerleştiren Rabbimiz şüphesiz ki çok bağışlayandır, şükre çok karşılık verendir."
"O ki lütfuyla bizi durulacak yurda yerleştirdi. Orada ne bir yorulma ne de bir bıkkınlık duyarız."
O ki, bizi lütfundan kalınacak bir yurda yerleştirdi. Orada bize bir yorgunluk dokunmayacak ve orada bize bir usanç gelmeyecek.
"İkramıyla bizi, kalınacak yere yerleştiren odur. Orada bize bir yorgunluk değmeyecek. Bir bıkkınlıkla da karşılaşmayacağız."
"O, kalınacak bir ülkeye, Kendi lütfundan bizi yerleştirdi. Orada bize yorgunluk dokunmaz. Orada bize usanç da gelmez!"
O lütfuyla bizi bu (varlığı ve güzelliği) kalıcı diyara yerleştirdi: burada semtimize ne yorgunluk ve bezginlik, ne de can sıkıntısı ve bıkkınlık uğrayacak!"
Lütfuyla bizi durulacak yurda kondurdu. Orada bize hiçbir yorgunluk dokunmaz. Orada bize hiçbir usanç da dokunmaz."
"Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz."
Lütfundan bizi durulacak yurda kondurdu. Burada bize yorgunluk gelmeyecek, burada bize usanç gelmeyecektir."
O, lütfuyla bu konak yerine bizi yerleştirdi: orada bize ne bir çatışma ve gerginlik bulaşır, ne de yorgunluk ya da bıkkınlık!"
"O, lütfuyla bizi kalınacak yurda yerleştirendir. Bize orada bir yorgunluk dokunmaz. Bize orada usanç da gelmez."
Fadlından bizi durulacak yurda kondurdu, burada bize yorgunluk gelmiyecek, burada bize usanç gelmiyecek"
"O (Rab) ki lutfuyla bizi durulacak yurda kondurdu. Orada bize ne bir yorgunluk dokunur ve ne de orada bize bir usanç dokunur."
"Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz."
"Ki fazl (-u inayet) inden bizi (ebedi) durulacak bir yurda kondurdu O. Burada bize hiçbir yorgunluk değmeyecek burada bize hiçbir usanç dokunmayacak".
Ki O; lutfuyla bizi kalınacak diyara yerleştirdi. Orada bize ne bir yorgunluk dokunacaktır, ne de bıkkınlık gelecektir.
Çünkü lütfu ile bizi kalıcı yurda yerleştirdi. Bize orada ne bir yorgunluk ne de bir bıkkınlık gelir.
Çünkü O, lütfu ile bizi devamlı kalınacak olan yerde yerleştirdi. Burada artık bize ne yorgunluk dokunacak, ne de usanç gelecek.
Ki O, bizi fazlından Dar-ül Mukame'ye (cennet yaşamını yaşatacak özellikli yapıya) yerleştirdi.. . Onda ne bir yorgunluk dokunur bize, ne de bir usanç.
'O ki lütfuyla bizi durulacak yurda yerleştirdi. Orada ne bir yorulma ne de bir bıkkınlık duyarız.'
O ki, bizi lütfundan kalınacak bir yurda yerleştirdi. Orada bize bir yorgunluk dokunmayacak ve orada bize bir usanç gelmeyecek.
"The One who admitted us into the abode of eternal bliss, out of His grace. In it, no boredom touches us, nor does any fatigue."
“Who has settled us in the enduring abode out of His bounty. There does not touch us herein fatigue, and there does not touch us herein weariness.”
He who has lodged us, out of His favour, in the Abode of Permanence where no weariness or fatigue affects us. ’
"He has admitted us into the abode of eternal bliss, out of His grace. Never do we get bored herein, never do we get tired."
"The One who admitted us into the abode of eternal bliss, out of His grace. In it, no boredom touches us, nor does any fatigue."
"The One who admitted us into the abode of eternal bliss, out of His grace. In it, no boredom touches us, nor does any fatigue."