سورة فاطر

35. Fatır suresi
Yaratan

Rahmeti Bol ve Kesintisiz Olan Allah'ın Adıyla

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Bismillahir rahmanir rahim.

Hamd göklere ve yere yaradılış yasalarını koyan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı resuller yapan Allah'a özgüdür. O, yaratmada dilediğini arttırır. Allah, Her Şeye Gücü Yeten'dir.

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ فَاطِرِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ جَاعِلِ الْمَلٰٓئِكَةِ رُسُلاً اُو۬ل۪ٓي اَجْنِحَةٍ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبَاعَۜ يَز۪يدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَٓاءُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ

Elhamdu lillahi fatırıs semavati vel ardı cailil melaiketi rusulen uli ecnihatin mesna ve sulase ve rubaa, yezidu fil halkı ma yeşau, innallahe ala kulli şey'in kadir.

Allah, insanlar için rahmetinden neyi açarsa artık onu tutacak biri olamaz. Her neyi tutarsa da artık O'ndan sonra onu gönderecek de yoktur. Ve O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir.

مَا يَفْتَحِ اللّٰهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَاۚ وَمَا يُمْسِكْۙ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِنْ بَعْدِه۪ۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

Ma yeftehillahu lin nasi min rahmetin fe la mumsike leha, ve ma yumsik fe la mursile lehu min ba'dih, ve huvel azizul hakim.

Ey insanlar! Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Allah'tan başka gökten ve yerden size rızık veren bir yaratıcı var mı? O'ndan başka ilah yoktur. O halde ne diye döndürülüyorsunuz?

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْۜ هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللّٰهِ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۘ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ

Ya eyyuhen nasuzkuru ni'metallahi aleykum, hel min halikın gayrullahi yerzukukum mines semai vel ard, la ilahe illa huve fe enna tu'fekun.

Eğer seni yalanlıyorlarsa, bil ki senden önceki resuller de yalanlanmışlardı. Bütün işler Allah'a döndürülür.

وَاِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِنْ قَبْلِكَۜ وَاِلَى اللّٰهِ تُرْجَعُ الْاُمُورُ

Ve in yukezzibuke fe kad kuzzibet rusulun min kablik, ve ilallahi turceul umur.

Ey insanlar! Allah'ın sözü gerçektir. Öyleyse, dünya hayatı sizi aldatmasın! Sakın aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın.

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ

Ya eyyuhen nasu inne va'dallahi hakkun fe la tegurrennekumul hayatud dunya, ve la yegurrennekum billahil garur.

Kuşkusuz şeytan sizin düşmanınızdır. Öyleyse siz de onu düşman edinin. O kendisine uyanları alevli ateşin halkından olmaya çağırır.

اِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُواًّۜ اِنَّمَا يَدْعُوا حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ اَصْحَابِ السَّع۪يرِۜ

İnneş şeytane lekum aduvvun fettehızuhu aduvva, innema yed'u hızbehu li yekunu min ashabis seir.

Kafirler için şiddetli bir azap vardır. İnananlar ve salihatı yapanlar için bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.

اَلَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَهُمْ عَذَابٌ شَد۪يدٌۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَاَجْرٌ كَب۪يرٌ۟

Ellezine keferu lehum azabun şedid, vellezine amenu ve amilus salihati lehum magfiretun ve ecrun kebir.

Yaptığı kötü işleri kendisine yakıştıran ve onu güzel gören kimseye ne demeli? Allah, Hak edeni saptırır, hak edeni de doğru yola iletir. Dolayısıyla onlar için üzülüp kendini harap etme. Allah, onların yapmakta olduklarını en iyi bilendir.

اَفَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُٓوءُ عَمَلِه۪ فَرَاٰهُ حَسَناًۜ فَاِنَّ اللّٰهَ يُضِلُّ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۘ فَلَا تَذْهَبْ نَفْسُكَ عَلَيْهِمْ حَسَرَاتٍۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

E fe men zuyyine lehu suu amelihi fe reahu hasena, fe innallahe yudıllu men yeşau ve yehdi men yeşau, fe la tezheb nefsuke aleyhim haserat, innallahe alimun bima yesneun.

Allah, rüzgarları göndererek bulutları harekete geçirendir. Sonra onu ölü bir beldeye yönelterek, onunla, ölü yeryüzüne hayat veririz. İşte yeniden diriliş de böyledir.

وَاللّٰهُ الَّـذ۪ٓي اَرْسَلَ الرِّيَاحَ فَتُث۪يرُ سَحَاباً فَسُقْنَاهُ اِلٰى بَلَدٍ مَيِّتٍ فَاَحْيَيْنَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ كَذٰلِكَ النُّشُورُ

Vallahullezi, erseler riyaha fe tusiru sehaben fe suknahu ila beledin meyyitin fe ahyeyna bihil arda ba'de mevtiha, kezaliken nuşur.

Kim izzet istiyorsa, bilsin ki izzet tamamen Allah'a aittir. Temiz sözler O'na yükselir. Düzgün iş onu yükseltir. Kötülük planı yapanlar için, şiddetli bir azap vardır. Kurdukları düzenler boşa gidecektir.

مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْعِزَّةَ فَلِلّٰهِ الْعِزَّةُ جَم۪يعاًۜ اِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِـحُ يَرْفَعُهُۜ وَالَّذ۪ينَ يَمْكُرُونَ السَّيِّـَٔاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَد۪يدٌۜ وَمَكْرُ اُو۬لٰٓئِكَ هُوَ يَبُورُ

Men kane yuridul izzete fe lillahil izzetu cemia, ileyhi yes'adul kelimut tayyibu vel amelus salihu yerfeuh, vellezine yemkurunes seyyiati lehum azabun şedid, ve mekru ulaike huve yebur.

Allah; sizi topraktan, sonra nutfeden yarattı. Sonra sizi çiftler kıldı. Hiçbir dişi, O'nun bilgisi olmadan ne hamile kalabilir ne de doğurabilir. Bir kimseye ömür verilmesi; ömrünün uzaması veya kısalması, hepsi bir Kitap'tadır. Kuşkusuz bu Allah'a kolaydır.

وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ جَعَلَكُمْ اَزْوَاجاًۜ وَمَا تَحْمِلُ مِنْ اُنْثٰى وَلَا تَضَعُ اِلَّا بِعِلْمِه۪ۜ وَمَا يُعَمَّرُ مِنْ مُعَمَّرٍ وَلَا يُنْقَصُ مِنْ عُمُرِه۪ٓ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍۜ اِنَّ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرٌ

Vallahu halakakum min turabin summe min nutfetin summe cealekum ezvaca, ve ma tahmilu min unsa ve la tedau illa bi ilmih, ve ma yuammeru min muammerin ve la yunkasu min umurihi illa fi kitab, inne zalike alallahi yesir.

İki deniz bir değildir. Biri lezzetlidir, tatlıdır. Susuzluğu gideren içimi rahat olandır. Diğeri tuzlu ve acıdır. Her ikisinden de taze et yersiniz. Ve her ikisinden de kullandığınız süs eşyası çıkarırsınız. O'nun lütfundan rızık aramanız için, onu yararak giden gemileri görürsün. Umulur ki şükredersiniz.

وَمَا يَسْتَوِي الْبَحْرَانِۗ هٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ سَٓائِـغٌ شَرَابُهُ وَهٰذَا مِلْحٌ اُجَاجٌۜ وَمِنْ كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْماً طَرِياًّ وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَاۚ وَتَرَى الْفُلْكَ ف۪يهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Ve ma yestevil bahrani haza azbun furatun saigun şerabuhu ve haza milhun ucac, ve min kullin te'kulune lahmen tariyyen ve testahricune hilyeten telbesuneha, ve terel fulke fihi mevahire li tebtegu min fadlihi ve leallekum teşkurun.

O, geceyi gündüze, gündüzü de geceye çevirir. Güneş'i ve Ay'ı buyruk altına aldı. Her biri belirlenmiş bir süreye kadar hareketini sürdürüyor. İşte bu, Allah'tır, Rabb'inizdir. Egemenlik O'nundur. O'nun yanı sıra çağırdığınız kimseler, bir çekirdeğin zarına bile sahip değiller.

يُولِجُ الَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي الَّيْلِۙ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَۘ كُلٌّ يَجْر۪ي لِاَجَلٍ مُسَمًّىۜ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُۜ وَالَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِه۪ مَا يَمْلِكُونَ مِنْ قِطْم۪يرٍۜ

Yulicul leyle fin nehari ve yulicun nehare fil leyli ve sehhareş şemse vel kamere kullun yecri li ecelin musemma, zalikumullahu rabbukum lehul mulk, vellezine ted'une min dunihi ma yemlikune min kıtmir.

Eğer onları çağırırsanız, çağrınızı işitmezler. İşitmiş olsalar bile size cevap veremezler. Kıyamet Günü, kendilerine yakıştırdığınız şirki reddederler. Sana, Her Şeyden Haberdar Olan'ın, haber verdiği gibi hiç kimse haber veremez.

اِنْ تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا دُعَٓاءَكُمْۚ وَلَوْ سَمِعُوا مَا اسْتَجَابُوا لَكُمْۜ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْۜ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَب۪يرٍ۟

İn ted'uhum la yesmeu duaekum, ve lev semiu mestecabu lekum, ve yevmel kıyameti yekfurune bi şirkikum, ve la yunebbiuke mislu habir.

Ey insanlar! Allah'a muhtaç olanlar sizlersiniz. Allah ise hiçbir şeye muhtaç değildir. Övgüye layık olandır.

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اَنْتُمُ الْفُقَـرَٓاءُ اِلَى اللّٰهِۚ وَاللّٰهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَم۪يدُ

Ya eyyuhen nasu entumul fukarau ilallahi, vallahu huvel ganiyyul hamid.

Eğer dilerse sizi yok eder ve yeni bir halk getirir.

اِنْ يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَد۪يدٍۚ

İn yeşe' yuzhibkum ve ye'ti bi halkın cedid.

Bu, Allah için asla güç bir şey değildir.

وَمَا ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ بِعَز۪يزٍ

Ve ma zalike alallahi bi aziz.

Yük taşıyan birisi, bir başkasının yükünü taşımaz. Yükü ağır olan kimse, bir başkasını yardıma çağırsa, çağırdığı yakını da olsa ona yardım etmez. Sen, ancak görmedikleri halde Rabb'ine içtenlikle saygı duyan ve salatı ikame edenleri uyarırsın. Her kim arınırsa kendisi için arınmış olur. Dönüş Allah'adır.

وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۜ وَاِنْ تَدْعُ مُثْقَلَةٌ اِلٰى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۜ اِنَّمَا تُنْذِرُ الَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَۜ وَمَنْ تَزَكّٰى فَاِنَّمَا يَتَزَكّٰى لِنَفْسِه۪ۜ وَاِلَى اللّٰهِ الْمَص۪يرُ

Ve la teziru vaziretun vizre uhra, ve in ted'u muskaletun ila himliha la yuhmel minhu şey'un ve lev kane za kurba, innema tunzirullezine yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekamus salah, ve men tezekka fe innema yetezekka li nefsih, ve ilallahil masir.

Körle gören bir değildir.

وَمَا يَسْتَوِي الْاَعْمٰى وَالْبَص۪يرُۙ

Ve ma yestevil a'ma vel basir.

Karanlık ve aydınlık bir değildir.

وَلَا الظُّلُمَاتُ وَلَا النُّورُۙ

Ve lez zulumatu ve len nur.

Serinlik ve sıcaklık bir değildir.

وَلَا الظِّلُّ وَلَا الْحَرُورُۚ

Ve lez zıllu ve lel harur.

Dirilerle ölüler bir değildir. Kuşkusuz ki Allah, hak edene duyurur. Sen mezarlarda olanlara asla duyuramazsın.

وَمَا يَسْتَوِي الْاَحْيَٓاءُ وَلَا الْاَمْوَاتُۜ اِنَّ اللّٰهَ يُسْمِــعُ مَنْ يَشَٓاءُۚ وَمَٓا اَنْتَ بِمُسْمِــعٍ مَنْ فِي الْقُبُورِ

Ve ma yestevil ahyau ve lel emvat, innallahe yusmiu men yeşau, ve ma ente bi musmiin men fil kubur.

Sen yalnızca bir uyarıcısın.

اِنْ اَنْتَ اِلَّا نَذ۪يرٌ

İn ente illa nezir.

Kuşkusuz Biz seni, gerçek ile bir haber verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Her ümmet içinde bir uyarıcı geçmiştir.

اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَش۪يراً وَنَذ۪يراًۜ وَاِنْ مِنْ اُمَّةٍ اِلَّا خَلَا ف۪يهَا نَذ۪يرٌ

İnna erselnake bil hakkı beşiren ve nezira, ve in min ummetin illa hala fiha nezir.

Eğer seni yalanlıyorlarsa, bil ki onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Onların resulleri, onlara kanıt içeren bilgiyle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi.

وَاِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۚ جَٓاءَتْهُمْ رُسُلُهُمْ بِالْبَيِّنَاتِ وَبِالزُّبُرِ وَبِالْكِتَابِ الْمُن۪يرِ

Ve in yukezzibuke fe kad kezzebellezine min kablihim, caethum rusuluhum bil beyyinati ve biz zuburi ve bil kitabil munir.

Sonra Kafirleri yakaladım. Benim inkarım nasıl oldu?

ثُمَّ اَخَذْتُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَكَيْفَ كَانَ نَك۪يرِ۟

Summe ehaztullezine keferu fe keyfe kane nekir.

Allah'ın gökten su indirdiğini görmüyor musun? Onunla rengarenk ürünler çıkardık. Ve dağlarda da beyazlı, kırmızılı ve çeşitli renklerde, siyah ve simsiyah katmanlar oluşturduk.

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۚ فَاَخْرَجْنَا بِه۪ ثَمَرَاتٍ مُخْتَلِفاً اَلْوَانُهَاۜ وَمِنَ الْجِبَالِ جُدَدٌ ب۪يضٌ وَحُمْرٌ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهَا وَغَرَاب۪يبُ سُودٌ

E lem tere ennallahe enzele mines semai maen, fe ahrecna bihi semeratin muhtelifen elvanuha, ve minel cibali cudedun bidun ve humrun muhtelifun elvanuha ve garabibu sud.

İnsanlardan, hayvanlardan ve diğer canlılardan da çeşitli renkte olanları vardır. Allah'ın kullarından yalnız ilim sahibi olanlar haşyet ederler. Kuşkusuz ki Allah, Mutlak Üstün Olan'dır, Çok Bağışlayıcı'dır.

وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَٓابِّ وَالْاَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ كَذٰلِكَۜ اِنَّمَا يَخْشَى اللّٰهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمٰٓؤُ۬اۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ غَفُورٌ

Ve minen nasi ved devabbi vel en'ami muhtelifun elvanuhu kezalik, innema yahşallahe min ibadihil ulemau, innallahe azizun gafur.

Kuşkusuz Allah'ın Kitap'ını okuyanlar, salatı ikame edenler ve rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık olarak ihtiyaç sahiplerine verenler, asla kesilmeyecek bir kazanç umabilirler.

اِنَّ الَّذ۪ينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللّٰهِ وَاَقَامُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِراًّ وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَۙ

İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku mimma rezaknahum sirren ve alaniyeten yercune ticareten len tebur.

Onlara, yaptıklarının karşılığını lütfundan arttırarak fazlasıyla verir. Kuşkusuz ki O, Çok Bağışlayıcı'dır, Yapılan Şeyin Karşılığını Veren'dir.

لِيُوَفِّيَهُمْ اُجُورَهُمْ وَيَز۪يدَهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ۜ اِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ

Li yuveffiyehum ucurehum ve yezidehum min fadlih, innehu gafurun şekur.

Sana Kitap'tan vahyettiğimiz, kendisinden öncekileri tasdik edici olarak gerçektir. Kuşkusuz Allah, Kullarından Haberdar Olan'dır, Her Şeyi Gören'dir.

وَالَّـذ۪ٓي اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ هُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِۜ اِنَّ اللّٰهَ بِعِبَادِه۪ لَخَب۪يرٌ بَص۪يرٌ

Vellezi evhayna ileyke minel kitabi huvel hakku musaddikan lima beyne yedeyh, innallahe bi ibadihi le habirun basir.

Sonra kullarımızdan seçtiğimiz kimselere Kitap'ı miras bıraktık. Onlardan bir kısmı kendilerine zulmederler, onlardan bir kısmı ortalama bir yol tutarlar, onlardan bir kısmı da Allah'ın izniyle hayırlarda önde giderler. İşte büyük fazilet budur.

ثُمَّ اَوْرَثْنَا الْكِتَابَ الَّذ۪ينَ اصْطَفَيْنَا مِنْ عِبَادِنَاۚ فَمِنْهُمْ ظَالِمٌ لِنَفْسِه۪ۚ وَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌۚ وَمِنْهُمْ سَابِقٌ بِالْخَيْرَاتِ بِاِذْنِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَب۪يرُۜ

Summe evresnel kitabellezinastafeyna min ibadina, fe minhum zalimun li nefsih, ve minhum muktesid, ve minhum sabikun bil hayrati bi iznillah, zalike huvel fadlul kebir.

Onların girecekleri yer Adn Cennetleridir. Orada, altından bilezik ve incilerle süslenecekler. Giysileri ise ipektendir.

جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا يُحَلَّوْنَ ف۪يهَا مِنْ اَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤً۬اۚ وَلِبَاسُهُمْ ف۪يهَا حَر۪يرٌ

Cennatu adnin yedhuluneha yuhallevne fiha min esavire min zehebin ve lu'lua, ve libasuhum fiha harir.

"Bizden hüznü gideren Allah'a hamdolsun. Rabb'imiz gerçekten Çok Bağışlayıcı'dır, Yapılan Şeyin Karşılığını Veren'dir." derler.

وَقَالُوا الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّـذ۪ٓي اَذْهَبَ عَنَّا الْحَزَنَۜ اِنَّ رَبَّـنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌۙ

Ve kalul hamdu lillahillezi ezhebe annel hazen, inne rabbena le gafurun şekur.

O ki, bizi lütfundan kalınacak bir yurda yerleştirdi. Orada bize bir yorgunluk dokunmayacak ve orada bize bir usanç gelmeyecek.

اَلَّـذ۪ٓي اَحَلَّنَا دَارَ الْمُقَامَةِ مِنْ فَضْلِه۪ۚ لَا يَمَسُّنَا ف۪يهَا نَصَبٌ وَلَا يَمَسُّنَا ف۪يهَا لُغُوبٌ

Ellezi ehallena darel mukameti min fadlih, la yemessuna fiha nasabun ve la yemessuna fiha lugub.

Kafirlere gelince, onlar için Cehennem ateşi vardır. Ölmelerine karar verilmez ki ölüp kurtulsunlar. Onların azaplarından da hafifletilmez. İşte bütün kafirleri böyle cezalandırırız.

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَۚ لَا يُقْضٰى عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ مِنْ عَذَابِهَاۜ كَذٰلِكَ نَجْز۪ي كُلَّ كَفُورٍۚ

Vellezine keferu lehum naru cehennem, la yukda aleyhim fe yemutu ve la yuhaffefu anhum min azabiha, kezalike neczi kulle kefur.

Onlar, orada yardım için bağırıp çağırırlar: "Rabb'imiz! Bizi çıkar, daha önce yaptığımızdan başka, düzgün amel yapalım." Size dünyada öğüt dinleyecek kimsenin, öğüt dinlemesine yetecek kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı gelmedi mi? O halde tadın! Artık zalimler için bir yardımcı yoktur.

وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ ف۪يهَاۚ رَبَّنَٓا اَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحاً غَيْرَ الَّذ۪ي كُنَّا نَعْمَلُۜ اَوَلَمْ نُعَمِّرْكُمْ مَا يَتَذَكَّرُ ف۪يهِ مَنْ تَذَكَّرَ وَجَٓاءَكُمُ النَّذ۪يرُۜ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِم۪ينَ مِنْ نَص۪يرٍ۟

Ve hum yastarihune fiha, rabbena ahricna na'mel salihan gayrellezi kunna na'mel, e ve lem nuammirkum ma yetezekkeru fihi men tezekkere ve caekumun nezir, fe zuku fe ma liz zalimine min nasir.

Kuşkusuz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilendir. Kuşkusuz O, göğüslerde olanı en iyi bilendir.

اِنَّ اللّٰهَ عَالِمُ غَيْبِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اِنَّهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

İnnallahe alimu gaybis semavati vel ard, innehu alimun bi zatis sudur.

Sizi yeryüzünde halifeler yapan O' dur. Kim gerçeğe Kafirlik ederse, Küfretmesi kendi zararınadır. Kafirlerin Küfrleri, kendileri için Rabb'lerinin yanında gazabı artırmaktan başka bir şeye yaramaz. Kafirlerin, küfrü sadece kendilerinin zararını artırır.

هُوَ الَّذ۪ي جَعَلَكُمْ خَلَٓائِفَ فِي الْاَرْضِۜ فَمَنْ كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُۜ وَلَا يَز۪يدُ الْكَافِر۪ينَ كُفْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ اِلَّا مَقْتاًۚ وَلَا يَز۪يدُ الْكَافِر۪ينَ كُفْرُهُمْ اِلَّا خَسَاراً

Huvellezi cealekum halaife fil ard, fe men kefere fe aleyhi kufruh, ve la yezidul kafirine kufruhum inde rabbihim illa makta, ve la yezidul kafirine kufruhum illa hasara.

De ki: "Allah'ın yanı sıra yakardıklarınıza bir bakın bakalım! Onların, yeryüzünde yarattıkları bir şey varsa bana gösterin! Yoksa onların göklerde bir ortakları mı var? Ya da onlara bir kitap verdik de onlar, ondan bir beyyine üzerinde midirler? Hayır, hayır! Zalimlerin birbirlerine verdikleri sözler, aldatmacadan başka bir şey değildir.

قُلْ اَرَاَيْتُمْ شُرَكَٓاءَكُمُ الَّذ۪ينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِۜ اَرُون۪ي مَاذَا خَلَقُوا مِنَ الْاَرْضِ اَمْ لَهُمْ شِرْكٌ فِي السَّمٰوَاتِۚ اَمْ اٰتَيْنَاهُمْ كِتَاباً فَهُمْ عَلٰى بَيِّنَتٍ مِنْهُۚ بَلْ اِنْ يَعِدُ الظَّالِمُونَ بَعْضُهُمْ بَعْضاً اِلَّا غُرُوراً

Kul ereeytum şurekaekumullezine ted'une min dunillah, eruni maza halaku minel ardı em lehum şirkun fis semavat, em ateynahum kitaben fe hum ala beyyinetin minh, bel in yaıduz zalimune ba'duhum ba'dan illa gurura.

Gökleri ve yeri koyduğu yasalarla yok olmaktan koruyan Allah'tır. Ant olsun ki eğer onlar yok olurlarsa, o ikisini O'ndan başka tutacak yoktur. Kuşkusuz O, Çok Şefkatli'dir. Çok Bağışlayıcı'dır.

اِنَّ اللّٰهَ يُمْسِكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ اَنْ تَزُولَاۚ وَلَئِنْ زَالَتَٓا اِنْ اَمْسَكَهُمَا مِنْ اَحَدٍ مِنْ بَعْدِه۪ۜ اِنَّهُ كَانَ حَل۪يماً غَفُوراً

İnnallahe yumsikus semavati vel arda en tezula, ve le in zaleta in emsekehuma min ehadin min ba'dih, innehu kane halimen gafura.

Eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse, diğer toplumlardan kesinlikle daha doğru yolda olacaklarına dair var güçleriyle Allah'a yeminler etmişlerdi. Fakat onlara uyarıcı geldiğinde bu onların yalnızca nefretlerini artırdı.

وَاَقْسَمُوا بِاللّٰهِ جَهْدَ اَيْمَانِهِمْ لَئِنْ جَٓاءَهُمْ نَذ۪يرٌ لَيَكُونُنَّ اَهْدٰى مِنْ اِحْدَى الْاُمَمِۚ فَلَمَّا جَٓاءَهُمْ نَذ۪يرٌ مَا زَادَهُمْ اِلَّا نُفُوراًۙ

Ve aksemu billahi cehde eymanihim le in caehum nezirun le yekununne ehda min ihdel umem, fe lemma caehum nezirun ma zadehum illa nufura.

Yeryüzünde büyüklendiler ve kötü planlar yaptılar. Oysa kötü planlar, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öyleyse onlar, öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlüyorlar? Halbuki Allah'ın sünnetinde asla bir değişiklik bulamazsın. Allah'ın sünnetinde asla bir sapma bulamazsın.

اِسْتِكْبَاراً فِي الْاَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِۜ وَلَا يَح۪يقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ اِلَّا بِاَهْلِه۪ۜ فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا سُنَّتَ الْاَوَّل۪ينَۚ فَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَبْد۪يلاًۚ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَحْو۪يلاً

İstikbaren fil ardı ve mekres seyyii, ve la yahikul mekrus seyyiu illa bi ehlih, fe hel yenzurune illa sunnetel evvelin, fe len tecide li sunnetillahi tebdila, ve len tecide li sunnetillahi tahvila.

Yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerinin sonları nasıl olmuş, bir bakmadılar mı? Oysaki onlar, güç olarak kendilerinden daha güçlüydüler. Göklerde ve yerde Allah'ı aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. O, Her Şeyi Bilen'dir, Her Şeye Gücü Yeten'dir.

اَوَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَكَانُٓوا اَشَدَّ مِنْهُمْ قُوَّةًۜ وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُعْجِزَهُ مِنْ شَيْءٍ فِي السَّمٰوَاتِ وَلَا فِي الْاَرْضِۜ اِنَّهُ كَانَ عَل۪يماً قَد۪يراً

E ve lem yesiru fil ardı fe yenzuru keyfe kane akıbetullezine min kablihim ve kanu eşedde minhum kuvveh, ve ma kanallahu li yu'cizehu min şey'in fis semavati ve la fil ard, innehu kane alimen kadira.

Eğer Allah, insanların yaptıklarının hesabını hemen görecek olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat O, onlara belli bir zamana kadar süre vermektedir. Belirlenen süre dolduğu zaman da kuşkusuz Allah kendi kullarını en iyi görendir.

وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّٰهُ النَّاسَ بِمَا كَسَبُوا مَا تَرَكَ عَلٰى ظَهْرِهَا مِنْ دَٓابَّةٍ وَلٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۚ فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِعِبَادِه۪ بَص۪يراً

Ve lev yuahızullahun nase bima kesebu ma tereke ala zahriha min dabbetin, ve lakin yuahhıruhum ila ecelin musemma, fe iza cae eceluhum fe innallahe kane bi ibadihi basira.