"Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildi diye mi? Hayır! Siz müsrif bir halksınız." dediler.
Peygamberler dediler ki: "Uğursuzluk şüphesiz sizinle beraberdir. Size öğüt verildi diye mi bütün bunlar? Hayır, siz savurganlığa ve aşırılığa sapmış bir topluluksunuz."
(Elçiler şöyle demişlerdi): "Uğursuzluğunuz sizden kaynaklanıyor.* (Gerçekler size) hatırlatıldığı için mi (uğursuzluğa uğradınız)? Aslında siz aşırıya kaçan bir topluluksunuz."
Dediler ki, "Uğursuzluğunuz sizden kaynaklanmaktadır. Size uyarıda bulunulduğu için mi? Siz gerçekten sınırı aşan bir topluluksunuz."
"Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildi diye mi?* Hayır! Siz müsrif* bir halksınız." dediler.
Elçiler dediler ki, "sizi parçalayan sizde olandır. Doğrular hatırlatıldı diye paramparça oldunuz öyle mi*? Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz."
Şöyle dediler: "Sizin uğursuzluğunuz, kendi yüzünüzdendir. Size öğreti verildiği için mi böyle oldu? Hayır, siz, ölçüyü aşan bir toplumsunuz!"
(Elçiler dediler ki: "Uğurunuz/uğursuzluğunuz size bağlıdır. Ne yani, size öğüt verildi diye mi (böyle oldu)? Hayır, asıl siz haddi aşmış bir toplumsunuz."
Dediler: "Uğursuzluk kuşunuz sizinle beraberdir. Size öğüt verildi diye mi bütün bunlar? Hayır, siz savurganlığa, aşırılığa sapmış bir topluluksunuz."
Dediler ki: "Uğursuzluğunuz, sizinledir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Hayır, siz ölçüyü taşıran bir kavimsiniz."
Elçiler: "Sizin uğursuzluk kuşunuz beraberinizdedir. Size öğüt verilse de öyle mi? Doğrusu siz israfı adet etmiş bir topluluksunuz." dediler.
(Elçiler) şöyle cevap verdiler: "Kaderiniz, iyi de kötü de olsa, sizinle birlikte (olacak)tır! (Hakikati) can kulağıyla dinlemeniz isteniyorsa (bu sizce kötü bir şey mi?) Hayır, fakat siz kendinize yazık etmiş bir toplumsunuz!"
Elçiler de, "Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz?). Hayır, siz aşırı giden bir kavimsiniz" dediler.
Dediler: sizin şum kuşunuz beraberinizde, ya... nasıhat edilirseniz öyle mi? Doğrusu siz israfı adet etmiş bir kavmsınız
(Elçiler) Dediler ki: "Uğursuzluğunuz sizin kendinizdedir. Size öğüt verildiği için mi (uğursuzluğa uğruyorsunuz)? Hayır siz aşırı giden bir kavimsiniz."
Dediler ki: "Uğursuzluğunuz sizinledir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Hayır, siz ölçüyü taşıran bir kavimsiniz."
(Onlar da): "Sizin uğursuzluğunuz, dediler, kendi beraberinizdedir. Size nasıyhat edilirse mi? Hayır, siz haddi aşıb taşanlar güruhusunuz".
Dediler ki: Uğursuzluğunuz sizinledir. Size öğüt verildi diye mi? Hayır, siz; çok aşırı giden bir kavimsiniz.
-Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Sizi uyardık diye mi? Hayır, siz aşırı giden bir toplumsunuz, dediler.
Resuller cevap verdiler: "Uğursuzluğunuz sizinle beraber, çünkü siz imansızsınız, irşad edildiniz diye mi böyle söylüyorsunuz? Haddi aşan toplumun tekisiniz siz!"
Dediler ki: "Sizin uğursuzluğunuz sizinledir.. . Eğer (hakikatinizle) hatırlatılıyorsanız bu mu (uğursuzluk)? Hayır, siz israf eden bir toplumsunuz. "
Dediler ki, 'Uğursuzluğunuz sizden kaynaklanmaktadır. Size uyarıda bulunulduğu için mi? Siz gerçekten sınırı aşan bir topluluksunuz.'
"Uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildi diye mi?* Hayır! Siz haddi aşan bir kavimsiniz." dediler.
They said: "Keep your welcome with you, for you have been reminded. Indeed, you are transgressing people."
They said: “Your evil omen is with yourselves. Is it that you were reminded? The truth is, you are a people committing excess.”
They said, ‘Your evil omen is in yourselves. Is it not just that you have been reminded? No, you are an unbridled people!’
They said, "Your omen depends on your response, now that you have been reminded. Indeed, you are transgressing people."
They said: "Keep your welcome with you, for you have been reminded. Indeed, you are transgressing people."
They said, "Keep your welcome with you, for you have been reminded. Indeed, you are transgressing people."