Tat bakalım! Hani sen gerçekten çok güçlü ve şerefli biriydin!
Kendisine şöyle denir: "Tat bakalım, hani sen şerefli ve güçlü idin!"
(Cehennemlik kişiye:) "Tat bakalım! Sen -evet sen- (hani) güçlü(ydün); itibarlı(ydın)!
"Tad bakalım; sen çok üstün ve şerefliydin!"
Tat bakalım! Hani sen gerçekten çok güçlü ve şerefli biriydin!*
Tat bu azabı; hani sen çok üstün ve çok değerlisin ya!
"Tat! Hani sen üstündün, onurluydun?"
Tat bakalım; çünkü sen, evet sen hatırlı, saygın biri olmalısın (!)
"Tat bakalım! Hani sen onurluydun, seçkindin."
"(Azabı) Tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun."
Tat bakalım (azabı)! Çünkü sen çok güçlü ve şerefli idin, deyin.
Bunları tat ey (yeryüzünde) kendini böyle kudret sahibi, böyle üstün gören!
(Deyin ki:) "Tat bakalım! Hani sen güçlüydün, şerefliydin!?"
Tat bakalım deyin: çünkü sen azizdin, kerimdin.
"Tad, zira sen kendince üstündün, şerefliydin."
(Azabı) Tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun.
Tat (o azabı). Çünkü sen, (evet iddianca) sen çok ulu, çok şerefli idin"!
Tad bakalım; hani güçlü olan, değerli olan yalnız sendin?
-Tat bunu, hani sen güçlü ve şerefliydin.
(47-50) Allah Zebanilere: "Tutun onu da" buyurur, "cehennemin ta ortasına sürükleyin. Sonra da başının üstünden kaynar su dökün!" ve deyin ki: "Tat bakalım! Hani üstündün, kudretliydin, asildin!" İşte hakkında şüphe ve mücadele ettiğiniz o gerçek budur.
"Tat! Sen (güya) Aziyz'din, Keriym'din!"
'Tad bakalım; sen çok üstün ve şerefliydin!'
Tat bakalım! Hani sen gerçekten çok güçlü ve şerefli biriydin!*
"Taste this; surely you are the noble, the generous!"
“Taste thou — thou art the exalted in might, the noble!
‘Taste that! You are the mighty one, the noble one!
"Taste this; you were so powerful, so honorable."
"Taste this; surely you are the noble, the generous!"
"Taste this; surely you are the noble, the generous!"