Böylece iki yay aralığı kadar, hatta daha yakın oldu.
- Ona, bunu çok güçlü akıl sahibi olan Cebrail öğretmiştir. Doğrulup dikildi. O, en yüksek ufuktaydı. Sonra iyice yaklaştı ve sarktı. İki yayın arası kadar, hatta daha da yakın. Böylece kuluna vahyedeceğinivahyetti.
İki yay arası kadar, hatta*daha da yakın olmuştu.
Mesafe iki yay kadar veya daha yakın oldu.
Böylece iki yay aralığı kadar, hatta daha yakın oldu.
(Muhammed ile) İki yayın tek kirişi gibi oldular; hatta daha da yakınlaştılar.
İki yay uzaklığı ölçüsünde veya daha yakın.
öyle ki, iki yay aralığı, hatta daha az bir mesafe kaldı:
İki yayın beraberliği gibi, belki ondan da yakındı.
Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha yakınlaştı.
Aradaki mesafe iki yay boyu oldu, hatta daha yakın;
aralarında iki yay mesafesi kalıncaya kadar, hatta daha da yakınına.
(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.
"kabe kavseyni ev edna" oldu da
(Muhammed ile arasındaki mesafe) İki yay uzunluğu kadar, yahut daha az kaldı.
Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha yakınlaştı.
(Bu suretle o, peygamberlere) iki yay kadar, yahud daha yakın oldu da,
İki yay kadar yahut daha da yakın oldu.
Araları iki yay kadar veya daha yakın idi.
(8-9) Sonra yaklaştı ve iyice sarktı. Öyle ki araları yayın iki ucu arası kadar veya daha az kaldı.
İki yayın birleşimi (kab-ı kavseyn) veya Edna (daha da yakın) oldu!
Mesafe iki yay kadar veya daha yakın oldu.
Böylece yayın iki ucu kadar, hatta daha yakın oldu.
Until he became as near as two bow-lengths or nearer.
And was at a distance of two bows’ length or nearer,
He was two bow-lengths away or even closer.
Until He became as close as possible.
Until he became as near as two bow-lengths or nearer.
Until he became as near as two bow-lengths or nearer.